3- Bir de hilafet konusunda yezide biat etmediği için hak ettiği bedeli ödemiştir. Kıyam yerine keşke biati tercih etseydi diyenler var ki. Bu görüş sahibi olanalar ne Allah’ı ne Kuranı-ı ne Peygamberi tanımaktan uzak kimselerdir. Zaten bu düşünce sahiplerinin dikkate alınacak bir tarafı yoktur. Onların imanla sıkıntıları olduğu için Allah kimseyi bu hale düşürmesin, düşenleri de ayıltırsın, ayıkmayana da hak ettiğini bulmasını dilemekten başka bir söze gerek görmüyorum.
Aslında İmam Hüseyin’in bütün hayatı kıyamla geçmiştir. Hz. Hasan döneminde yapılan anlaşmaya sadık kalmak için sabır yolunu tercih etmiş ama her yanlış davranışlara hutbeler irad ederek karşı görüşünü beyan etmiştir. O hiçbir zaman haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan tavrını sergilememiş. Her zaman hakkı savunmuş haksızlık karşısından tavır ortaya koymuştur.
Şayet imamın kıyamını sadece Kerbela ile sınırlandırılırsa haksızlık edilmiş olur. Çünkü Medine yiter edip Mekke’ye, Mekke’den de Kûfe’ye hareketi hayatının kıyam bölümleri olarak kabul edilmedir.
Onun Kûfe’ye hareketi on binlerce mektupla verilen mesajın vebalinden kurtulmak şehit edileceği mekanı ve şeklini bildiği halde Kerbela’ya gitmeye imanı ve teslimiyeti sebebiyet vermiştir.
Kûfe’den gelen mektuplarda ana tema şuydu: “Gel bizi Yezid’in zulmünden kurtar, halife olarak sana biat edeceğiz. Şayet gelmezsen ortada din diye bir şey kalmayacak, sünnetler ortadan kalktı. Yezid ve onun emrinden görevli olanlar Allah’ın hükmü hiçe sayıyor, gece gündüz sarhoş ve eğlenceyle Müslümanın haklarını gasp ediyorlar. Ehl-i Beyt ahbaplarına da ölüm kusturuyorlar.” Elbette bir İmam’a yakışan Hz. Hüseyin gibi davranmaktan başka bir şey olamazdı.
Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hüseyin (a.s.) eserin İmamın kıyamının sebeplerini söyle izah etmiştir:
“İmam Hüseyin (a.s.) ‘ın kıyamı zaman içinde Kûfe halkının mektuplar göndererek Kûfe’ye İmam olması için davet etmesinden önce gerçekleşmiştir. Yani kıyamın davetle ilgisi yoktur.
Kûfe halkı, Yezid’in halifeliğine karşı İmam Hüseyin (a.s.) ‘dan yardım istemiştir. Ama İmam’ın kıyamı, Kûfe halkı için değildir.
Kerbela şehadeti ile noktalanan kıyam, hak ile bâtılın mücadelesidir.
Bu kıyam, Cenab-ı Hak tarafından naspedilen imamet makamı kullanım hak olan Hz. Hüseyin (a.s.) ‘ın batıl olana karşı ikazıdır.
Bu, Yezid gibi bir kıyamın İslam’ı temsil etmemesi gerektiğinin haykırılışıdır.
Bu kıyam, Sakife’den başlayan bozulmanın sona ermesi için geçen bir İslam önderinin iman tavrıdır.
Bu kıyam, “Allah beni öldürülmüş görmek istiyor” ölçüsünde kendini bulan Allah rızası için ölümü göze almanın adıdır.
Bu kıyam, Halife Hz. Osman döneminde Medine, Mekke, Kûfe, Basra ve Mısır şehirlerinde ve köylerinde, yanlış icraatlara ayaklanan halkı, o günkü cinayetler hakkında harekete geçme yoludur.
Yani İmam Hüseyin (a.s.) ‘In kıyam edişinin Kûfe halkı ile ilgisi yoktur. Bu karar Mekke’de alınmış ama İmam Hüseyin, Kûfe halkından gelen yardım çağrılarına cevap anlamında, önce Kûfe’ye gitmeye karar vermiştir.” (Prof. Dr. Haydar Baş/ İmam Hüseyin (a.s.) / sayfa321-322)
Uğur Kepekçi