İmanın esaslarının tamamını kabul etmekle iman ehli biri olunur ancak imanın sağlam bir şekilde korunabilmesi, yaşatılabilmesi için ibadetlere ihtiyaç vardır.
Maddi ve manevi varlıkların hayatiyetine devam edebilmesi için nasıl ki bakıma ve beslenmeye ihtiyacı varsa, imanın da bakıma ve beslenmeye ihtiyacı vardır.
Gıdasız ve bakımsız kalan organizma zamanla zayıf düşer hastalanır; gıdasız ve bakımsız kalan iman da zayıf düşer, hastalanır, hatta yok olur.
Nasıl ki bir davada şahitler istenirse, imanın iddiadan ispata dönüşmesi için de mutlaka şahitlere ihtiyacı vardır. İbadet imanın şahitleridir.
Bizleri yoktan var eden, dünyaya gelmemize karar veren yüce Allah, insan denen varlığın da doğru, sağlıklı ve mutlu bir hayat sürebilmesi için emirler ve yasaklar koymuştur.
Allah (cc) kulundan istediğini ona teklif eder, teklifi yerine getirene mükâfat, getirmeyene de ceza verir. Takdir edilen ceza ya da mükâfatların kimilerinin bu dünyada kimilerinin ahirette karşılığını yerine getirir.
Bu sebeple Allah’ın(cc) kulundan yapmasını istediği hiçbir düşünce ve eylem yani ibadetler boşuna değildir. Her bir ibadetin gerek maddi gerek manevi karşılığının anlamı, faydası vardır.
Deist düşünce dediğimiz düşünce sahiplerinin düştüğü yanılgı tam da buradadır. İman ve ibadet bütünlüğünü kavrayamayıp Allah’ın(cc) istediği gibi iman etmeyi de imanın gereği olan ibadetleri de lüzumsuz görme gibi anlamsız ve kabulü mümkün olmayan bir hataya düşmektedirler.
Çünkü iman etmek nasıl bir gereklilikse imanın gereği olan ibadetler de bir gerekliliktir. Allah’ın(cc) zorlama olmadan teklif etmesinin sırrı, imtihan sebebiyledir. Bazı kimselerin “iman ettim” deyip ibadeti lüzumsuz görmeleri, hem imanın eksikliğini hem de imanın ispat kısmının eksikliği sebebiyle kabul görmez.
İmanın eksilip artan, eskiyen, yenilenmesi gereken özelliklere sahip olduğunu beyan eden Peygamberimizin şu hadisi şerifi maksadımızı çok güzel bir şekilde izah etmektedir:
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “İmanınızı yenileyin.”
“Ya Resûlullah, iman da eskir mi?”
“Evet! Elbisenin eskidiği gibi içinizdeki iman da yıpranır ve eskir. Kalbinizdeki imanı yenileyin.”
“İman nasıl yenilenir ey Allah’ın Resûlü?”
“Kelime-i Tevhid (Lâ ilâhe illallah) ile.” (Müsned, II/359; et-Terğîb ve’t- Terhîb, II/415)
İbadetsiz kalan gönüllerde imanın sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdürebilmesi düşünülemez. Yarın huzuru mahşerde müflislerden olmak istemeyenlerin, bugünden tezi yok; iman ve ibadet konusunda bulundukları konumu muhasebe etmelerinde fayda vardır.