İslam ve iman arasındaki münasebet çok mühimdir. Ve bu konunun sırrına vakıf olanlar azınlıktadır. Prof. Dr. Haydar Baş’ın Ehl-i Beyt Külliyatından aktaracağımız bilgilerle işin sırrına erişeceğiz inşallah:
Bu konuda İmam Bâkır (aleyhisselam)’dan nakledilen hadisler mevcuttur. İmam Bâkır (a.s.), iman konusunun kalbî bir mesele ve İslam esaslarından ayrı tutulması gerektiğini söylemektedir. İslam zâhirdir, ancak iman kalbîdir.
Bu konunun cevabını, kendisine sorulan Hucûrat sûresi 14. ayetin tefsirinde vermiştir.
İmam Muhammed Bakır (aleyhisselam) dan edilen rivayet şöyledir:
“Ebu Câfer’in (Muhammed Bâkır) şöyle dediğini duydum:” İman kalpte yerleşen inançtır, kulu Allah’a (Azze ve Celle) yöneltir. Allah’a itaat etmek ve emrine teslim olmak şeklindeki amel ise onu doğrular.
İslam zahirî söz ve fiillerden ibarettir. İnsanlar bütün grupları ile bu zahirî durum üzeredirler. Onunla bir kişinin kanı dokunulmazlık kazanır, onunla miraslar paylaştırılır, Müslüman bir kadınla evlenmek caiz olur.
Toplum; namaz, zekât, oruç ve hac üzerine ittifak ettiler. Bununla küfürden çıkıp, imana girdiler.
İslam, imana ortak değildir, buna karşılık iman İslam’a ortaktır. Bu ikisi söz ve filde birleşirler. Tıpkı Kâbe’nin mescitte olması, buna karşılık mescidin Kâbe’de olmaması gibi.
Tıpkı bunun gibi, iman İslam’a ortaktır ama İslam imana ortak değildir. Nitekim, Allah (Azze ve Celle) şöyle buyurmuştur: “Arabiler (bedevîler) inandık dediler. De ki: Siz iman etmediniz ama İslam olduk deyin. Henüz iman kalplerinize girmedi” (Hucurat/14. ayet). Bu hususta Allah’ın (Azze ve Celle) sözü en doğru kanıttır.
Dedim ki: ‘Acaba faziletler, hükümler, hadler ve benzeri hususlarda mü’minin müslime bir üstünlüğü var mıdır?’
İmam (as), ‘Hayır. Bu hususta iman ve İslam birdir. Ancak, işlenen ameller ve Allah’a (Azze ve Celle) sunulan kurbanlar bakımından mü’min müslümandan daha üstüdür’.
Dedim ki: ‘Allah Azze ve Celle,’Kim bir iyilik getirirse, ona bu iyiliğin on misli ödül verilir. (Enam/160) “dememiş midir? Ben bu ayette dayanarak müslüman olanların da namaz, zekât, oruç ve hac noktasında mü’minle birleştiklerini sanıyordum?’
Buyurdu ki: ‘Allah Azze ve Celle şöyle buyurmamış mıdır: “Onun karşılığını kat kat fazla verir.” (Bakara/245. ayet).
Buna göre Allah, müminlerin işlediği her bir iyiliğin karşılığını yetmiş kat fazlasıyla verir. İşte, mü’minin üstünlüğü budur. Allah Azze ve Celle, onun imanının sıhhatinin oranınca iyiliklerini katbe-kat arttırır. Ve mü’minlere dilediği hayırlarda bulunur.
Dedim ki: ‘Sence İslam’a giren bir kimse imana da girmiş olmaz mı?
Hayır. Fakat o, artık imana eklemlenmiş ve küfür kapsamından çıkmıştır. Sana bir örnek vereceğim ki, bu örnek sayesinde imanın İslam’dan üstünlüğünü anlayacaksın. Düşün bir kere … Bir adamı Mescid-i Haram içinde görsen, onu Kâbe’nin içinde de gördüğüne şahitlik eder misin?
‘Böyle bir şahitlikte bulunmam bana câiz değildir’ dedim.
Buyurdu ki: “Peki, söyle bakalım, bir adamı Kâbe içinde görsen, onun Mescid-i Haram’da olduğuna da şahitlik eder misin?”
‘Evet ‘dedim.
‘Bu nasıl olur? buyurdu.
Dedim ki: Çünkü o, Mescid-i Haram’a girmeden Kâbe’ye giremez.
‘Doğru söyledin ve güzel bir açıklama yaptın.
Sonra şöyle dedi: İşte iman ile İslam arasındaki münasebet de böyledir.
“Eban, Ebu Bâsir’den şöyle rivayet edilmiştir: “Ebu Câfer’in (Muhammed Bâkır) şöyle dediğini duydum: ‘Arabîler inandık, dediler. De ki: Siz iman etmediniz ama İslam olduk deyin …’ Kim onların iman ettiklerini iddia ederse yalan söylemiş olur. Kim de onların müslüman olmadıklarını söylerse yalan söylemiş olur.”
Hurman b. A’yen rivayet eder:
“Ebu Cafer’in (Muhammed Bakır) şöyle dediğini duydum: Allah, Kâbe’yi Mescid-i Haram’dan bir derece üstün kıldığı gibi, imanı da bir derece İslam’dan üstün kılmıştır.” (Prof. Dr. Haydar Baş / İmam Muhammed Bakır/Sayfa 575-578)
Rabbim, cümlemize imanın sırrına ermeyi, bu sayede kulluk ve ibadetin lezzetini almayı, son nefeste imanla Allah’a varmayı nasip eylesin. Âmin.
Uğur Kepekçi