İslam’a itirazların tarihi seyri (13)

Müşrikler üstünlüğün mal ve şöhretle olduğunu iddia ederek İslam’a farklı bir itiraz kapısı açmaya çalıştılar. Halbuki ilahi bütün buyrukların üzerine kuurlduğu temel: Üstünlüğün ölçüsü ne mal zenginliği ne de hatırı sayılır olmaktır. Allah katında üstünlük ancak takvaca olan üstünlüktür. İşte bu konudaki uyarıcı ayetlerden örnekler:

“O gün ne mal fayda verir ne de evlat. Ancak Allah’a kalb-i selim (temiz kalp) ile gelenler (o günde fayda bulur).” (Şuara/ 88-89. Ayetler).

“Allah indinde en üstün olanınız, Allah tan en çok korkanınızdır” (Hucurat/13. Ayet).

Müşriklerin hasetlerinden dolayı Resûlullah (sav)’ın etrafındaki fakir Müslümanlara tahammül edemiyorlardı.

Müşrikler, kendileri İslam’ı kabul etmedikleri gibi, kendilerine hidayet ulaşan ve Resûlullah ‘ın etrafında toparlanan fakir kişileri de çekemiyorlardı. Şüphesiz bu durum onların kalbindeki kibir ve haset hastalığının ne derece ileri boyutlarda bir illet haline geldiğini çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyordu.

Halbuki Allah katında zengin-fakir ayrımı yoktur, üstünlük iman ve takvaya dayanmaktadır. Onlar bu şekilde imtihana tabi tutuldular; inananlar kazandılar, gururuna yediremeyenler ise kaybettiler.

Müşrikler, daha da ileri gidip Peygamberimiz ‘den Allah ‘a ve Resulüne candan bağlı, fakat maddi bakımdan fakir müminleri yanından kovmasını istemişler, böyle yaptığı takdirde kendisiyle görüşüp, konuşabileceklerini belirtmişlerdi. Kur’ân-ı Kerîm, bunlara şöyle cevap vermektedir.

“Rablerin in rızasını isteyerek sabah-akşam O’na yalvaranları kovma! Onların hesabından sana bir sorumluluk; senin hesabından da onlara bir sorumluluk yoktur ki, onları kovup da zalimlerden olasın!” (Enam/52. Ayet). (Sayfa 70).

Müşriklerin İslam’a itirazlarının bir diğeri de Ahirete İtirazlarıdır.

Kur’an-ı Kerim, onların iddialarına şöyle cevap veriyor:

Dediler ki: “Bu dünya hayatımızdan başka hayat yoktur. Biz tekrar diriltilecek değiliz.” (En’am/ 29. Ayet).

“Eğer siz öldükten sonra diriltileceksiniz” desen, elbette küfredenler “Bu, ancak sihirden başka bir şey değildir.” diyecekler.” ((Hud/ 8. Ayet).

“Allah ölen kimseyi diriltmez diye olanca yeminleriyle Allah’a kasem ettiler. ” (Nahl/38. Ayet).

İleri gelen müşriklerden olan Asb. Vail bir gün elinde çürük bir kemiği ufalayarak Peygamberim ize geldi.

-“Böyle çürüdükten sonra bunu kim tekrar diriltecek?” diye sordu.

Peygamberimiz (sav): “O’nu Allah diriltecek; seni de öldürecek, sonra ateşe sokacaktır.” diye karşılık verdi.

As b. Vâil ‘in bu sözünü Kur ‘ân şöyle cevaplandırdı:

“O insan görmedi mi ki, biz onu bir nutfeden yarattık, şimdi de çeneli bir çekişken kesildi. Kendi yaratılışını unutarak bize bir mesele getirdi: “Kim diriltir o kemikleri onlar çürümüşken?” dedi. De ki: Onları ilk defa yaratan diriltir. Ve o her halkı (yaratmayı) bilir. O Allah ki, size yeşil ağaçtan bir ateş yaptı da şimdi siz ondan tutuşturup duruyorsunuz. Gökleri ve yeri yaratan, onlar gibisini yaratmaya kâdir değil mi? Elbette kâdirdir. O, yaratıcı ve bilicidir. O’nun işi, bir şeyi isteyince sadece “ol” dem ektir, o olur. Artık öyle bir şeyin melekûtu (tasarrufu, idaresi) elinde olan Allah tesbih edilmez mi? Ve siz O’na döndürüleceksiniz.” (Yasin / 77-83. Ayet).

Günümüzde asıl zafiyet ahirette ve öldükten sonra dirilmeye inanıp inanmama hususundadır. Bu zafiyet ve inançsızlık, büyük bunalımlara, başıboşluğa ve de sorumsuzluğa sebep olmuştur. Demek ki bu hastalık yeni değil; müşriklerdeki zafiyetin değişik bir kisveyle g ünümüzde tekerrürüdür. Ahiret inancı ve öldükten sonra dirilme gerçeği Kur’ân’da ehemmiyetle işlenmiştir. Pek çok âyet Allah ‘a imandan sonra ahirete imanı vurgular. Hatta Allah’a ve ahiret gününe imanı beraber zikreder.

Öldükten sonra dirilmen in hak olduğuna dair pek çok ayetten birkaç numune zikredelim. Böylece ahirete ve öldükten sonra dirilmeye itiraz ile, İslâm ‘a itirazın aynı şey olduğu anlaşılmış olsun. (Prof. Dr. Haydar Baş, Din Tahripçilerine Kuranı Kerimin Cevabı, 1998, Sayfa 69-74).

(Devam edecek…)

SESLİ DİNLEMEK İÇİN

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …