Hemen her gün kamuoyuna kadına şiddet ya da kadının hayatına kast edilme haberiyle karşılaşıyoruz. Yüreğimiz dağlanıyor…
Kadına şiddet konusunda gerek toplum olarak gerek siyasi iktidar olarak istenen başarıyı elde edemedik.
Açık ve ne bir ifadeyle kadınımıza saygı duyma, kadınımıza sahip çıkma ve kadınımızı yaşatma noktasında yetersiz kalıyoruz.
Peki neden kadına şiddet önlenemiyor?
Çünkü suçluya hak ettiği ceza verilmiyor. Suçun caydırıcılığını sağlayacak miktarda ceza ortaya koyulması gerekmektedir. İşin nirengi noktası tam burasıdır.
Sözde batılı dostlarımızın dayatmaları ile çıkarılan yasalarla sürekli ceza indirimleri, toplumun huzurunu bozacak davranışların suç olmaktan çıkarılması neticesinde en korumasız olan kadın cinayetleri de artmaktadır.
Bazı suçlar vardır ki onun ortadan kalması ya da caydırıcılık özelliği o suçları önler ya da azaltır. Siz suçluya hak ettiği cezayı vermezseniz daha çok canlar yanacak ve kadına şiddetler devam edecektir.
Kuran-ı Kerim’de suçun ancak cezanın mukabiliyle engel olunabileceği hakkında ayetler mevcuttur.
“Ey akıl sahipleri! kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki (bu hükme uyarak) korunursunuz.” (Bakara Suresi/179).
“Kısas ne intikam almak ve ne de kin duygularını tatmin etmek demektir. Kısas, bunlardan daha yüce, daha üstün bir değerdir. O, hayat içindir, hayat uğrunadır, hatta hayatın ta kendisidir. Sonra da bu farzın hikmetini düşünmeyi, üzerinde kafa yormayı, kalpleri, Allah korkusu ile canlandırıp coşturmayı amaçlayan bir hükümdür. Kısas hükmünün içerdiği hayat her şeyden önce canileri adam öldürmekten caydırmasından kaynaklanır. Çünkü öldüreceği insanın hayatına karşılık kendi hayatından olacağından kesinlikle emin olan kimse, elbette adam öldürmeye kalkışmadan önce aklını başına alacak, düşünecek ve “Böyle bir işi yapayım mı, yoksa yapmayayım mı?” diye tereddüt edecektir. Ayrıca fiilen işlenen cinayetlerde öldürülenin ailesinin ve yakın akrabalarının gönül yaralarını iyileştirmesi, bu gönüllerdeki kin ve intikam özlemini dindirmesi bakımından “kısasta hayat vardır” (Fizilal’il Kur’an/Tefsir)
Yukarıdaki ayetten ve tefsirinden de anlaşılacağı üzere; suç işlemeyi düşünen insan, karşılığındaki cezanın, şiddetinin ağırlığını muhasebe edecek ve yapacağı muhasebe neticesinde işleyeceği suçtan vazgeçecektir. Aksi taktirde pervasızca suç işlemenin önüne geçilmesi mümkün olmayacaktır.
Eğer suçların yükselişi engellenmek isteniyorsa, ceza indirimine değil, hak edilen ceza neyse onun yerine getirileceği hale dönüştürülmelidir.
Uğur Kepekçi