her kış geldiğinde
kar yağmaya başlayınca
sokaklara koşan
bütün çocukların hayalidir
kardan adam…
kardan yapığı o adam
onu yapanın
hayalini yansıtır aslında
kimi bir gelin gibi süsler
bağrına sığınabileceği…
kimi dağ gibi babayiğit yapmayı özler
sırtını dayayabileceği…
kimi uzun bir havuç koyar burnuna
kimi kömürle tarif eder özlediği gözleri
eline verdiği bir saplı süpürgeyle
ve boynuna doladığı atkısıyla
bir şeyler yapar
her çocuğun hayalindeki adamdır aslında
kardan adam…
her gün seyreder pencereden
yaptığı kardan adamı
onunla yatar onunla kalkar
bir bütündür onu yapan çocukla
dışardaki…
biri evde sevgisiyle sımsıcak
diğeri kar altında soğukta
dimdik ayakta duran
kardan adam…
güneşli bir günde
sabah kalkar bakar ki
hayalinde beslediği
ve rüyalarını süsleyen
kendinden bir parçası gibi gördüğü
dostu gitmiş ne yazık
yerinde yok artık
kardan adam…
ne bilirdi ki
o gün güneş doğmuş
emek verip sevgisini verdiğini eritmiş
nereden bilirdi ki …
üzülür çocuk
kendinden bir parçayı kaybetmiş
ama bir gün o çocuk büyüyecek belki
kardan yaptığı hayallerinin
ömrünün
güneş doğana kadar olduğunu anlayacak
ama yine de her kar yağdığında özlemle
kardan bir adam yapmayı hayal edecek…
hepimizin hayalinde beslediği şey
değil midir ki aslında
kar kadar bembeyaz ve temiz
bir dünya
bir çevre
ve bir dostun özlemidir
kardan adam…
Uğur Kepekçi / 6.2.2022