Kaybettiğini yanlış yerde arayan, bulamaz

Hz. Mevlana, arayış içinde olan insanı aradığıyla değerlendirir: “Can konağını aramadaysan, cansın; bir lokma ekmek arıyorsan, ekmeksin. Şu nükteyi biliyorsan, işi biliyorsun demektir:

Neyi arıyorsan osun sen.”

Gerçekten de en önemli nükte, kişinin neyi aradığını bilmesidir. Çağımız insanının genel durumuna bakarsak; kendini kaybetmiş, kimlik bunalımı yaşayan insanoğlundan neyi aradığını bilmesi de beklenemez.

Önce kendi kendine sorabilmeli, ben kimim? Neye ihtiyacım var? Neyi aramalıyım? Nerede aramalıyım?

Kimliğini bilse, neye ihtiyacı olduğunu bilmese; Neye ihtiyacı olduğunu bilse, onu aramasa; İhtiyacı olan şeyi yerinde ve mekânında aramasa, arayış hayırlı bir netice ile sonuçlanmayacaktır.

Hikâye edilir: Adamın biri karanlık bir mağarada yüzüğünü kaybetmiş. Mağaranın içi karanlık olduğu için yüzüğünü dışarıda aramaya karar vermiş. Aramış ama bir türlü yüzüğünü bulamamış. Adamın telaşını gören, oradan geçen biri de adama yardımcı olmuş ama yüzüğü mağaranın dışında bir türlü bulamamışlar. Yüzüğünü arayan adama yardım eden kişi sormuş: “Yüzüğü nerede ve nasıl kaybettin” demiş. Adam da “ben yüzüğü mağarada kaybettim ama içerisi karanlık olduğundan, burası daha aydınlık olduğu için dışarıda arıyorum” demiş. Yardıma gelen adam, yüzüğünü kaybeden adamın arayışının yanlış olduğunu anlayınca, oradan ayrılmış.

Yukarıdaki kıssa ne demek istediğimizi anlatabilmiştir umarım, değerli okurlarım.

Ülkemizde ve dünyada o kadar sorunlar var ki hiçbir sorun çözüme kavuşmuyor ve her geçen gün daha da içinden çıkılmaz hal alıyor. Ortaya konan çabalara bakınca, insanların çareyi yanlış yerlerde ve yanlış metotlarda aradığına şahit oluruz.

Birkaç örnek vermek gerekirse;

Suça giden yollar açık; suçluya ceza ile çözüm aranıyor.
Zinanın önündeki engeller yasalarla kalkmış, tacize çare aranıyor.
GDO lu ürünlerle besleniyoruz, kansere ilaç aranıyor.
Domuz eti kasaplık et olmuş, neslimiz neden bozuldu diye dövünüyoruz.
Tarıma kota koyduk, eyvah tarım bitti diyoruz.
Madenleri, kar eden kurumları yabancılara sattık, elimizde bir şey kalmadı diyoruz.
Küresel güçlere hizmet ediyor, teslim oluyoruz, bizi bölecekler korkuyoruz.
Kapitalizme evet demişiz, açlığa, işsizliğe, yoksulluğa çare arıyoruz.

Örnekleri çoğaltmak istersek sayfalar yetmez. Gördüğünüz gibi kaybedilenler, başka yerlerde aranıyor. İşte bu sebeple, bugüne kadar uygulanan yanlış sistemlerde ısrar ederek; yine yanlış sosyal ve siyasal projeler uygulamakla, sorunlar çözülmüyor.

Çağımızın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş, sadece milletimize değil bütün insanlığa arayışın yerini, şeklini ve çözümünü izah ediyor. Sosyal, siyasal ve ekonomik bütün sorunların“Milli Ekonomi Modeli” ve “Sosyal Devlet Milli Devlet” projeleriyle çözüme kavuşacağını ilan ediyor.

Bunun dışında çözüm arayanlar, “yüzüğünü mağarada kaybedip; dışarıda arayan” adamdan farksız olurlar.

Uğur Kepekçi

11 Mart 2018

Önerilen Makale

Atatürk, Allah’a dua ederek yardım isterdi

Kurtuluş mücadelesi yıllarından itibaren İngiliz ve Yunan ajanlarının sinsi gayretleriyle dini bütün, imanı sağlam Gazi …