Türk milleti, diğer milletlere nazaran gerek İslamiyet’i kabul etmeden önce, gerek İslamiyet’i kabul ettikten sonra elde ettiği değerlerine sımsıkı sarılmış bir millet olma özelliğini kazanmıştır. Bu nedenle asırlar boyu süren devletler kurmuş, ya da yıkılanın yerine yeni devletler kuracak kudret ve kabiliyeti kazanmıştır.
Tarihi incelediğimizde, millet olarak gittiğimiz yerde ecdadımız; işgal mantığından çok fetih mantığını hâkim kılmış, kendi taşıdığı değerlerin yanında, inancına ve örfüne ters düşmeyen kültürleri, kendi kültürüyle harmanlamış, insanlığın ihyasında ve faydasına bir değer olarak kullanmış, gelecek nesillere aktarmıştır.
Kendini bilen, gelecek nesillerin ihyasını ve irşadını düşünen büyükler de sorumluluk bilinciyle hareket ederek, gelecek nesillere ulaşmasını istedikleri söz ve davranışlarını bir ölçü çerçevesinde ortaya koymuştur.
Bunlar da bazen bir eser, bazen bir nasihat şeklinde gelecek nesillere aktarılmıştır. Bu bağlamda atasözleri milletimizin değerlerinin şekillenmesinde bir kültür halini almıştır.
Atasözleri bir kültürdür:
Uzun deneme ve gözlemlere dayanılarak söylenmiş ve halka mâl olmuş, öğüt verici nitelikteki sözlere atasözü denmektedir. Atasözü, milletler için adeta bir kültür; bir okul niteliği taşımaktadır. Hemen herkesin dağarcığında birkaç atasözü bulunur.
Söze başlarken, ”Bizim orada derler ki”, “Rahmetli babam derdi ki”, “Atalarımız demiş ki” diye başlarlar. Söylenilen atasözleri, kelimelerin yan yana basitçe dizilişi olarak algılanmamalıdır. Eğer söylenen bir söz, halka mâl olmuşsa; onun içerdiği mana basitlikten çıkmış, özellik arz etmektedir. Bu özellik de, o toplumun yapısını oluşturmaktadır.
Onun içindir ki atasözleri bir milletin kültürüdür. Söz, sözden açılmışken; söz hakkında söylenmiş atasözleriyle devam edelim: “Ağızdan çıkan söz bil ki, yaydan fırlayan ok gibidir. O ok gittiği yerden geri dönmez. Seli baştan bağlamak gerek” (Hz. Mevlana)
“Güzel sözler petekten damla damla sızan bala benzer, insanın ruhuna tat verir” (Hz. Süleyman)
“Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır” (Ataullah İskenderi)
“Söz ola kestire başı/Söz ola kestire savaşı/Söz ola ağulu aşı/Bal ile yağ eder bir söz” (Yunus Emre)
Halka mâl olmuş atasözleri derin bir tecrübe ürünüdür. O atasözü son şeklini almadan önce, yaşanmış birçok tecrübeleri vardır. Bakınız Hz. Mevlana tecrübe konusunda ne buyurmuş: “Gençlerin aynada gördüklerinden daha fazlasını; ihtiyarlar bir tuğla parçasında görürler.” (devam edecek)
Uğur Kepekçi
11 EKİM 2019