Ferdi ve toplumsal huzursuzlukların analizi ve çözüme kavuşturulması için bir çaba ortaya koymak adına yazmaya başladığımız; “Kaybolan değerlerimiz” konusuna, kaldığımız yerden devam etmek istiyorum. Arada bir bu konuda yazılar yazmaya devam edeceğim inşallah.
Ortada bir sorun varsa ve hala çözüme kavuşmamış ise o konuda yapılacak bir şeyler var demektir. İnsanlık, değerlerini kaybettikçe; ferdi ve toplumsal sorunlar artmaktadır. Gidilen yoldan dönülmediği takdirde; kendi eliyle kendi sonunu hazırlamaya devam edecektir.
Bizim inancımız, eğer bir bedenden can çıkmamışsa, hala o bedenin ihyası ve şifası için şans var demektir. Öyleyse iyilik ve güzellik adına her fırsatı değerlendirmek lazımdır.
Peygamber Efendimiz (s.a.a) bize iyilik ve güzellik adına ortaya konması gereken çabadan asla vazgeçilmemesini işaret etmiştir; “Yarın kıyametin kopacağını bilseniz bile, bugün elinizdeki fidanı dikin.”(Buharî, el-Edebül-Müfred s. 168)
Ortada bir değil, binler sorun vardır. Bunu kimse inkâr etmiyor, ancak insanlık sorunların çözümünden umutsuz olduğu için çabadan vaz geçmiştir. Müslümana bu tavır yakışmaz. Çünkü temelinde Allah’ın rahmetinden umut kesmek vardır ki insanın imanını yok eder. Allah(c.c.) muhafaza…
Kaybolan değerlerimizin biri de edeptir.
Güzel hallere ve huylara sahip olmak ve utanılacak hareketlerden sakınmak; her hususta haddini bilip, sınırı gözetmek olarak tarif edilmeye çalışılan, “iyi ahlak, incelik, terbiye manalarıyla” da özetleyebileceğimiz; günlük yaşantımızda en fazla muhtaç olduğumuz, toplumsal yansımalarının her fert tarafından mutlaka hissedildiği davranış biçimine “edep” denir.
Edep, insanoğlunun bütün bir hayatını kapsadığı için, Allah’a kulluk çerçevesinde ibadetlerin de edep şartları vardır. Gerek ibadet, gerek diğer davranışlardaki edepli davranış; muhakkak ki o harekete güzellik katacak, ona göre de değeri artacaktır.
Edebi; Allah’a karşı edep, kula karşı edep şeklinde iki kısma ayırabiliriz.
Allah’a karşı edep: Allah’ın emirlerini güzel bir teslimiyetle ve severek yerine getirmek, yasaklarından ateşten kaçar gibi kaçınmaktır.
Kula karşı edep: Kişilik hak ve hukukunu gözeterek, onu hiçbir şekilde rahatsız edici davranışlarda bulunmamaktır.
Yaşadığımız hayatı içimize zehir eden, insanların Allah’a ve birbirlerinin hak ve hukuklarına karşı takındıkları edepsiz davranışlardır. Bu davranışlar, günlük yaşantıyı oldukça zora sokmuş, ferdi ilişkilerin; komşuluk ilişkilerinden, trafiğin seyrine kadar çekilmez bir hal almasına neden olmuştur.
Toplumsal yaşamın zorlukları tamamıyla edeple alakalıdır.
Gündelik hayatın düzenli seyrini sağlamak üzere konulan kurallara uymak bile kişinin edebi ile alakalıdır.
Kendi vücut temizliğimizden, sokak temizliğine varıncaya kadar; her davranış, edeple alakalıdır.
Toplumsal yaşantının düzene binmesi; fertlerin edepli davranışlar sergilemesine bağlıdır. Öyleyse her ferdin, edepli davranış sergilemesi için eğitim şarttır. Edep kurallarına uyulmaksızın yapılan ibadetlerin bile Allah (c.c.) katında kabulü tehlikeye girmektedir. Birbirimize duyacağımız saygının ve toplumsal huzurun sağlanmasının da tezahürü, edeple alakalıdır.
Son söz; Edep yahu…
Uğur Kepekçi