12 Ocak Cuma günü itibariyle üç ayların ilki olan Recep ayına başlamış olacağız. Bu ayları, Rabbimizin bize özel bir lütuf olarak sunduğu her akıl ve vicdan sahibi tarafından bilinen bir gerçektir.
Recep, Şaban ve Ramazan aylarından oluşan bu aylarda tutulan oruçların önemi de Müslümanlar tarafından malumdur.
Her yıl Ramazan’da 1 ay boyunca oruç tutulması farzdır. “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.” (Bakara/183)
Ramazan ayında Allah’ın farz kıldığı orucu tutanların, (sağlığı yerinde olan buluğa eren her Müslümanın) imsak ile iftar arasında yemekten, içmekten ve cinsel arzularını yerine getirmekten sakınması şarttır.
Farz olan Ramazan orucunun dışında da Peygamberimizin(s.a.a.) tuttuğu oruçlar vardır. Bunlar; Pazartesi-Perşembe oruçları, Recep ve Şaban aylarında tutulan oruçlar, her ayın başında-ortasında-sonunda tutulan oruçlar, mübarek gün ve gece öncesi ya da sonrası tutulan oruçlar, kaza oruçları, nafile oruçlar, yemin kefareti oruçları, adak oruçları, kefaret orucu gibi…
Bu makalemizde kefaret orucu üzerinde durmak istedik. Üç ayların başlangıcı olan Cuma gününden önce bu makaleyi kaleme alma sebebimiz; üç aylar orucu var mı yok mu tartışmalarına açıklık getirmek içindir.
Şunu peşinen söyleyelim; üç aylar orucu diye bir oruç yoktur. Ancak Peygamberimizin(s.a.a.) en fazla oruç tuttuğu zaman dilimi üç aylardır. Böylece (Recep-Şaban-Ramazan) üç ay arka arkaya oruç tutmanın hiçbir sakıncası yoktur.
Recep ve Şaban ayında tutulan oruçların fazileti hakkında bilgi almak isteyenler elindeki cep telefonundan her türlü bilgiye ulaşabilir.
Tekrar konumuza dönersek, kefaret orucu; bir kişinin Ramazan ayında meşru bir mazereti olmadan bir defa da olsa oruç tutmasa o kişiye ceza olarak 2 kameri ay arka arkaya ara vermeden oruç tutması, 1 gün de yediği orucu kaza etmesi istenmiştir.
Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunun fetvasında da bu bilgi mevcuttur:
“Orucu kasten, yani mazereti olmadığı hâlde bilerek bozmak, Ramazan’ın hürmetine saygısızlıktır ve büyük günahtır. Hz. Peygamber (s.a.a), orucunu bu şekilde bozanların kefaret ile yükümlü olacaklarını belirtmiştir (Buhârî, Savm, 30 [1936]; Müslim, Sıyâm, 81-84 [1111]; bkz. Ebû Dâvûd, Savm, 37 [2393]; İbn Mâce, Sıyâm, 14 [1671]). Oruç kefareti, iki kamerî ay veya 60 gün ara vermeksizin oruç tutmaktır. Buna da gücü yetmeyen kişi, 60 fakiri bir gün ya da bir fakiri 60 gün doyurur. Bu kefaretin yanında ayrıca, tövbe edilmesi ve bozulan orucun da kazası gerekir (Merğinânî, el-Hidâye, 1/122-123) /Din İşleri Yüksek Kurulu 12.07.2017)
Değerli dostlarım, burada 2 kameri ay (60 gün) arka arkaya oruç tutulması şartına itiraz edebilir miyiz? Hayır.
Peki, bu 2 ay orucu Recep ve Şaban ayında tutmak isteyene yasaklayıcı bir hüküm var mı? Hayır.
Allah’ın rahmet ve mağfiretinin üç aylarda adeta sonsuzlaştığı, çok özel mükâfatların verileceği müjdesini duyan bir Müslüman, Recep ve Şaban ayını kefaret orucuna niyet ederek, arkasından da farz olan Ramazan orucunu tutarak Rabbinin rızasına kavuşmayı murat edebilir. Bunun sakıncası olmadığı gibi çok çok özel anlamları ve sırları vardır. Kâmil insanlar, bunun sırrına erdiği için yaşadıkları hayatlarında çok defa 2 ay Recep-Şaban, sonra da Ramazan’da olmak üzere 3 ay arkada arkaya oruç tutarak Hak yakınlığını arttırmışlardır.
Bazı kardeşlerimiz tuttuğu orucu izah etmekte zorlandığı için ya da başkaları bunu yanlış anlamak için kasıtlı davrandıkları için Recep-Şaban aylarında kefaret (ya da nafile) orucuna niyet eden bazı kimseleri “üç aylar orucu diye bir oruç yoktur, sakın tutmayın” diye bu güzel amelden caydırmaya çalıştıklarına şahit olmaktayız.
Gücü yetenlerin, sağlık sorunu olmayanların, Recep ve Şaban aylarını kefaret (ya da nafile) orucu olarak tutmaları, arkasından da Ramazan orucunu tutmaları hem sağlık açısından hem sevap açısından hem de nefislerini terbiye etmek bakımından büyük önem taşımaktadır. İşin aslı budur. Allah’ın rızasına talip olanlara ve nefsini terbiye etmek isteyene “aşk olsun” Allah kolaylıklar versin.