Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 28 Ekim 1918’de (7’nci Ordu Komutanıyken) Suriye üzerinden Kilis’e gelmiştir. Kötü bir gidişin durdurulması, işgalin ortadan kaldırılmasının ve tarihin önemli kırılma noktalarından bir gün olan bugün; kurtuluş savaşının işaret fişeğinin ateşlenmesine sebebiyet vermiştir.
Bu nedenle Atatürk’ün Kilis’e gelişi sıradan bir ziyaret değildir. Hikmetlerinin çok iyi anlaşılması gerekmektedir. Mustafa Kemal Atatürk’ün Kilis ziyareti sadece Kilis’in değil bir ulusun kurtuluşu için başlattığı mücadelenin işaret fişeği, hükmündedir.
Kaynaklar bize, Atatürk’ün Kilis ziyaretini gerçekleştirmek amacıyla 22 Ağustos 2018 tarihinde İstanbul’dan hareket ederek yorucu bir yolculuktan sonra 26 Ağustos 2018’de Halep’e gelerek cepheyi teftiş ettiğini haber veriyor. (İşgalden Kurtuluşa KİLİS / Ecz. İbrahim Beşe/ sayfa 26)
Mustafa Kemal Paşa Halep’te bulunduğu günlerde çetin mücadeleleri yönetmiş, bir yandan bölgeyi yeniden şekillendirmenin çabasını ortaya koymuştur. Bir yandan da Kilis’in durumu hakkında sürekli bilgi almaktadır. O günlerde Kilis’te bulunan Arap ve Ermeni çeteleri Kilislinin sürekli olarak huzurunu kaçırmakta, maddi manevi zarar vermektedirler.
Kilis’in o zamandaki durumunu Ecz. İbrahim Beşe’nin eserinden aktarmaya çalışalım: “Bu bozguncu Arap ve Ermeniler, Kilis’in zeytinliklerini, bağını, bahçesini yağmalıyor, köylerini basıyor ve yolcuları soyuyorlardı. Kilisliler bu duruma bir çare bulmak için vatansever Kaymakam İbrahim Süreyya Beyin başkanlığında toplanmışlar ve kendi bu çapulculardan korumak için bazı çarelere başvurmuşlardı. Bunun için ilçe jandarma komutanı Yusuf Ziya Bey’in denetiminde Kilisli gençlere silah veriliyor, nöbetleri bitince tekrar toplanıyordu. Kilisli gönüllü gençler devletin ve vatanın düştüğü bu zor durumda kendi kentlerini, kendileri koruma kararında idiler.”(a.g.e./ sayfa 46)
28 Ekim 1918 de Mustafa Kemal Paşa, belirlediği savunma hattı gerisini görmek maksadıyla Kilis’e geldi. Paşanın gelişi hakkında atılan telgrafın Kilislilere ulaşmadığı için Kilis girişinde yaşanan olaydan bahsetmeden geçemeyeceğim.
“Mustafa Kemal Paşa’nın Kilis’e geleceğinden habersiz olan Cemiyeti İslamiye üyelerinin finanse ettiği ve Kaymakam İbrahim Süreyya Bey’in katkılarıyla ilk kurulmuş bulunan, milis gücünü oluşturan Kilisli gençler, kent hududunda Arap çapulcularının yağmalarına karşı korumak üzere kent girişinde nöbet tutmaktadırlar. Kilis’e doğru gelen arabayı gören gençler, içerisinde kimin olduğunu bilmediklerinden arabayı Kilis’in girişinde durdururlar. En önde bulunan Burhanoğlu Saraç Mehmet Çavuş tok bir sesle; “Dur. Kimdir O?” der. Bu sırada arabada ön koltukta bulunan Mustafa Kemal’in yaveri, bu tanımadığı silahlı adamlardan Mustafa Kemal’e bir kötülük gelebileceği endişesi ile silahına davranmak ister. Mustafa Kemal, heyecana kapılmış olan yaveri eliyle işaret ederek sakin olmasını ister ve “Duymadın mı? Türkçe konuşuyorlar” diyerek sakinleştirir.
Tüfeğini arabaya doğrultmuş “kimsin?” sorusuna cevap bekleyen Saraç Mehmet Çavuş’u, Çanakkale’de postası olduğu günlerden hatırlayan Mustafa Kemal; “Benim, Mehmet Çavuş Mustafa Kemal Paşa” karşılığını verir.
Saraç Mehmet Çavuş da Komutanı sesinden tanır. “Burhanoğlu Saraç Mehmet Çavuş Kilis, emredin Kumandanım” diyerek selam durur.
Mustafa Kemal ile birlikte Kilisli gençler, önce Tekke camii yanındaki postaneye gelip telgrafın akıbetini öğrendikten sonra, Kilis’in yöneticilerinin ileri gelenlerinin hazır bulunduğu Cumhuriyet Meydanı’ndaki Mevlevihane’ye geçerler.
Mustafa Kemal Paşa, Mevlevihane’deki toplantıda Kilislilerin vatan savunmasındaki kararlılığından, kendisine olan sevgi ve teslimiyetlerinden duyduğu memnuniyeti şu tarihi sözlerle dile getirmiştir “İlk ayak bastığım Türk şehrindeki bu uyanıklığa cidden hayran kaldım. Ve bir daha iman ettim ki bu millet asla ölmeyecektir. Var olun aziz Kilisliler” (a.g.e. /sayfa 48-49)
Ben de bu vesile ile Mustafa Kemal Paşamızın aziz hatırası önünde saygı ile eğiliyor ve “Kilis’imize hoş geldin Atam” diyorum.
Uğur Kepekçi