Bu konuya merakımız evimizin balkonuna yuva kuran kumruların davranışlarında fark ettiğim bazı özelliklerden esinlenerek bir kumru makalesi yazmak istedik.
Güvercinler (kumrular)genellikle avlanması istenmeyen çok narin sevimli ve muhabbetli kuşlardır.
Peygamberimizin Sevir mağarasında müşriklerden gizlenmesine sebep olduğu anlatılan hadisede; müşrikler tam peygamberimizin gizlendiği mağarayı bulmak üzereyken Allah’ın emriyle birkaç saniyede örümcek mağaranın ağzına ağını örmüş, güvercin de yumurtalarını doğurup ağın üzerine yuva kurarak bir görev icra etmiştir.
Müşriklerin uzun zamandır mağaranın kullanılmadığı zannının oluşmasına sebep verdikleri için özel bir muhabbet duyarız güvercinlere. Bu sebeple evimizin balkonuna ya da bir köşesine bir kumru yuva yapacak olsa sevinçten bir başka oluruz.
Kuş bilimcilerin kumru hakkında yaptıkları araştırmaları da görünce onlara olan sevgim bir kat daha arttı.
Birbirlerini severek evlenen çiftlere “kumrular gibi” benzetmesi yapılır genelde.
Bunun sebebi; kumrular, asla eş değiştirmezlermiş. Her ne şartta olursa olsun hiçbir kumru, hiçbir zaman başka bir kuşun yuvasına girmezmiş.
Kumrular, içinde bulunduğu şartlara her zaman uyum gösterirlermiş, eşine de asla kötü davranmaz ve ondan başkasına da âşık olmazlarmış.
Kumruların eşlerine bağlılıkları destansı bir sevda imiş. Eşlerden biri ölecek olsa, kalan eş ömür boyu başkasıyla eşleşmezmiş. Bir vesileyle birbirini kayıp etse ya da biri ölse başka bir kumruya da gönül vermez eşinin ömür boyu ayrılığının yasını tutar mutsuz bir hayat sürermiş.
Biz insanlar gibi evlilik için ev araba yatak yorgan mobilya derdine düşmez birkaç dal parçasıyla basit bir yuva yaparlarmış. Senede iki yumurta yumurtlayıp yaklaşık 15 gün kuluçka döneminin ardından yavrular, yumurtadan çıktıktan 18 gün sonra uçarlarmış.
Kumruların ömrünün ortalama bir yıl olması sebebiyle bir defada sadece iki yavru yaparak onları besleyip büyüterek bir hayat sürerlermiş.
Kumruların birbiriyle tanışması “guguk” ötüşüyle başlayıp erkek dişiyi takip eder ve çiftleşme başlarmış. Ondan sonra da bir daha birbirlerinin yanından ayrılmazlarmış. Aşklarının ürünü olan yavrularını, güvercin sütü denilen bir salgıyla gagadan gagaya aktararak beslerlermiş.
Kumruların yuvalarını ıssız olmayan ve insanlara yakın yerlere kurmasının sırrını da yaşadığım olaydan anladım.
2 kumru önce guguk ötüşleriyle evin balkonuna birkaç gün geldi gittiler. Sanki keşif çalışması yapar gibi. Tespit bitince dallar toplandı. Dişi kumru 2 yumurta doğurdu. Gece ve gündüz vardiyalı olarak birkaç gün yumurtanın üzerinde dişi ve erkek kumru yumurtaları koruma altına aldılar.
Sonra da ana kumru, yumurtaların üzerinde sürekli olarak birkaç dal parçasıyla kurduğu yuvasında oturdu. Erkek kumru arada bir gelip guguk diliyle konuşuyorlardı. Farklı bir muhabbetle…
Bir sabah kalktım yuva darmadağın olmuş ne yumurta var ne kumru. Çok üzüldüm, araştırdım internette videolar izledim ve acı sonu öğrendim.
Meğer insanlar arasında yuva yıkmayı adet haline getiren, başkalarının mutluluğuyla oynamayı zevke dönüştüren kötü insanlar gibi hayvanlar aleminde de kötülük yapıp yuva yıkan cinsler varmış.
Yabani bir kuş cinsi, kumru yuvalarını gezermiş. Fırsatını bulduğu bir zamanda saldırıp, önce kumruyu yuvasından uçurup sonra nerdeyse doğma aşamasında olan o yumurta içindeki kumru yavrularını kaçırıp onları yerlermiş efendim.
Çok züldüm ama hayatın gerçekleri bunlar. Bazen Allah kuluna ibretlik işler gösterir, belki biz kullar ibret alırız diye.
Değerli dostlarım, evlilik hayatına başlarken de yuvayı kurduktan sonra da aile bireylerinin kumrulardan alacak çok dersler olduğu kanaatiyle; kumrulardan sevgi, ahlak ve dayanışma konusunda dersler çıkarmamız faydalı olur kanaatiyle bir kumru makalesi yazdık.
Kumrular gibi eşlerinize âşık olun, yuvanıza sadık olun, kısacık ömrünüzü anlamlı kılın. Bakın o zaman hayat ne kadar tatlı olacak.
Uğur Kepekçi