Kuralsız hayat düşünülemez

İnsanı yaratan yüce Allah, onun doğası gereği gerek onun yaşamını daha düzenli sürdürmesi gerekse de evrende düzenin sağlanması için kurallar koymuştur. Kuralları maddi ve manevi bir bütünlük içinde düşünmek gerekir. Konulan her kuralın dışına çıkmak o işin doğasına aykırıdır. Kural dışına çıkanlar, ödenmesi gereken bedeli ödemek zorundadırlar. Birkaç örnekle açıklamaya çalışalım:

Bir oyun tahtasını düşünelim. Bu oyun, tahtanın sınırları içerisinde ve belli kurallar çerçevesinde oynanır. Kuralların dışına çıkan diskalifiye olur. Dama oyunu ve satranç oyunu aynı çizgi ve bölme sayısına göre tanzim edilmiş bir tahta üzerinde oynanır. Fakat dama ve satranç oyunu arasında sistem farklılıkları vardır. Dama oyunu da oynanabilen tahtanın üzerinde dizilen satranç taşlarıyla, dama gibi hamleler; ya da satranç oyunu sırasında dama gibi hamleler yaparsanız diskalifiye olursunuz. Çok komik bir duruma düşer bedel olarak da oyundan atılırsınız.

Bir başka örnek verirsek ne demek istediğimizin daha iyi anlaşılacağına inanıyorum:

Futbol da bir spor müsabakasıdır voleybol da. Ama her birinin çok farklı kuralları vardır. En önemli fark, futbolun ayakla voleybolun elle oynandığıdır. Voleybolda elle oynamak kural iken futbolda ayakla oynamak yerine saha sınırları içinde elle topa temas cezayı gerektirir.

Telafisi olabilen dünya oyunlarında, kurallar ve sonuçları böyle de ilahi kanunlarda değil mi? İlahi kanunların ortaya konan kurallarının ihlalinde fertten topluma çok ağır bedelleri vardır.

Dünyadaki yaşanan sosyal olaylar neticesinde adeta insanlığın bir cenderede sıkıştığını, huzurunu ve sağlığını kaybettiğini dolayısıyla mutsuz bir hayat sürmek zorunda kaldığını görüyoruz. Gelinen bu noktada insanoğlunun en büyük hatası bencil davranarak kuralları çiğnemeyi huy haline getirmesidir.

Bu noktaya elbette bir anda gelinmemiştir. Fertlerin oyun alanı olarak tabir edebileceğimiz dünya sahnesinde, uymak zorunda oldukları her kuralı ihlal ettiklerinin bedelleri ödenmektedir.

Toplumsal hayatta görünenlerin, fertlerin duygu düşünce ve davranışlarının yansımaları olduğuna göre insanlığın hali sanki diskalifiye olmuş oyunculardan oluşan bir yapıya dönüşmüştür.

Yüce Allah kulunun isyan ve yanlışa meyilli bir yapıda olduğunu bildiği ve dünyada da imtihanda olduğu için ona devamlı yanlıştan dönebilme şansı vermiştir. Bu dönüşe tövbe denilmektedir.

İnsanoğlu tövbe denilen yanlıştan dönebilme hakkını da son nefese kadar kullanabilme şansına sahiptir. Allah’ın biz kullarına verdiği bu nimeti değerlendirip vakit kaybetmeden nerede yanlış yaptığımızı tespit edip kurallara dönüşü sağlamalıyız. Çünkü kuralsız hayat düşünülemez. Fertten topluma iyilik hareketi böyle başlar ve neticeye ulaşır. Bu değişime yarın değil bugün karar vermelisiniz, yarın geç olabilir.

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …