Seçimler yaklaştıkça, atmosfer ısınıyor. Dışarıdan görünen manzara; sanki seçime değil de savaşa gidiyoruz. İktidarıyla, muhalefetiyle birbirleriyle yaptıkları mücadeleden anlaşılan budur.
Bu mücadelede en çok dikkat çeken, iktidar sahiplerinin ortaya koydukları tavırlar ve özellikle de Sayın Cumhurbaşkanın konuşmalarıdır. Duyan, gören zannedecek ki kaybedecekleri her belediye, sanki vatan toprağı olmaktan çıkacak. Belediyeye ait topraklar, meskenler: Katarlılara, Araplara, İngilizlere ya da başka yabancılara satılacak(!)
Sayın iktidar sahipleri korkmayın, bu gibi işleri sizden daha güzel kimse yapamaz. Gerek yabancılara toprak satışı, gerek hak ve özgürlükler, gerek ekonomik sıkıntılar bakımından, ülkemizi zaten gelebilecek en son noktaya getirdiniz.
Söylemlerinizi duyanlar, sizi yıllardır muhalefette olan, iktidara hasret birileri sanacak. Hâlbuki halk, kendilerinin yıllardır sizler tarafından yönetildiğini biliyor.
Zaten Türk milleti bu halinizi fark etmesin diye, belediye başkanı seçimi değil de kurtuluş savaşına gidiyoruz zannını vermeye çalışıyorsunuz.
Bu seçim beka seçimi diye ısrar etmeniz bundandır. Sizde farkındasınız ki milletin size verdiği emaneti taşıyamadınız. İşin en acı tarafı da Atatürk’ün hiçbir emanetine gerektiği şekilde sahip çıkamadınız.
“Sizi şundan kurtaracağız, bundan kurtaracağız. Sorunlarınızı çözeceğiz” diye vatandaşın aklıyla alay ediyorsunuz. İktidarda kaldığınız bu kadar süre, yetmedi mi size?
İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylunun miting meydanlarında “bu seçim bize ders verme seçimi değil. Düşmanlarımıza karşı boynumuzu bükmeyin” diye feryadı boşuna değil. Gerçekten vatandaş dışlanmaktan, hakaret ve tehdit edilmekten bıktı. Ve bu seçimde sizlere bir ders veremeye karar vermiş görünüyor. Sizler de bunun farkındasınız.
Türk milleti bir Cumhurbaşkanı’nın şehir şehir, meydan meydan dolaşıp oy istemesini; kendi ittifaklarının dışında oy atmayı düşünenleri ötekileştirmesini kabullenemez oldu.
Zaten halkımız yeterince kamplara ayrışmıştı. Bu seçim vesilesiyle ayrılıkları arttırdınız. Zaten bu hal bile milletimize yapılacak en büyük kötülüktür.
Gerek cumhur ittifakı, gerek millet ittifakı, benden sonra tufan diye propaganda yaparken; bir tek farklı ses duyuyoruz. O ses, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baştır.
Bakın ne diyor Sayın Baş “Ülke batacak, ülke parçalanacak diyorlar. Korkmayın Haydar Hocanız var. Her ne halde olursanız ben sizi kurtarırım. Ben sizi kurtarmakla görevliyim. Bunu anlayın, bunu görün; boşunu vakit kaybetmeyin. Ama bana destek vermez, hala beni görmezlikten gelirseniz, yetki vermezseniz; ben ne yapabilirim”
Velhasıl değerli dostlar, böyle bir atmosferde seçime giriyoruz. Tehditlere aldırmayıp, vicdanınızın sesini dinlerseniz; umarım ki Rabbim bir çıkış yolu gösterecektir. Yeter ki değişime, çözüme ve sizi kurtaracak olan sese destek verin; gönül verin, dua edin. Allah her şeye Kadir’dir.
Uğur Kepekçi
25 MART 2019