Kurtuluş namazı

Resûlullah (s.a.a.) “Oruç, cehennem ateşinden koruyan bir kalkandır” buyurmuştur. (Buhari)

Bu kalkana hayat boyu muhtaç olduğumuza göre, mutlaka oruçtan nasiptar olmanın yoluna bakmalıyız. Şevval ayında tutulan nafile veya kaza oruçlarını, pazartesi ve perşembe günleri tutmak daha faziletlidir.

Şevval ayının ilk günü Ramazan Bayramı olduğu için oruç tutmak haramdır. (Kurban Bayramının dört gününde de oruç tutmak haramdır.) Yılın diğer günlerinde isteyen oruç tutabilir. Haram günlerin dışında oruç tutmanın hiçbir sakıncası yoktur.

Peygamberimiz bir hadisi şeriflerde buyruldu ki: “Ameller, pazartesi ve perşembe günleri arz olunur. Ben de amelimin oruçlu iken arz olunmasını isterim” (Tirmizi) Bu konu hakkında da ayrıca bir makale kaleme alacağız inşallah…

Orucun yanında namaz ibadetinde de sadece farz olanlarla yetinmemiş, farklı aylarda, farklı gün ve gecelerde faziletine önem verdiği namazlar kılmıştır. Biz bu yazımızda faydasını umarak Şevval ayında kılınan kurtuluş namazından bahsedeceğiz.

Kurtuluş namazı hakkında Enes (r.a.)’dan rivayet edilen hadiste Allah Resulü (s.a.a.) şöyle buyuruyor:

“Bir kimse gece olsun gündüz olsun, her rekâtında, bir Fatiha suresi, 15 kere İhlas suresi okumak suretiyle dört rekât namaz kılarsa, namazı bitirdikten sonra da yetmiş kere tesbih (Subhanallah), yetmiş kere de Resûlullah (s.a.a.)’e salavat okursa, beni peygamber olarak gönderen Yüce Zat hakkı için, bu namazı kılanın kalbinden hikmet kaynakları kaynamaya başlar, o hikmetleri diliyle konuşur. Allah-ü Teala o kimseye dünyanın derdini de devasını da gösterir. Beni peygamber olarak gönderen Allah hakkı için, her kim bu namazı anlattığım şekilde kılarsa, başını secdeden kaldırmadan Allah onu bağışlar. Bu arada ölecek olsa bağışlanmış ve şehit olarak ölür. Bir kimse bu namazı yolculuk halinde kılarsa, murad ettiği yere gidişini dönüşünü Allah-ü Teala ona kolay eder. Şayet borçlu ise, Allah-ü Teala ona borcunu ödemeyi kolay eyler. Şayet bir ihtiyacı varsa, Allah-ü Teala onun ihtiyacını yerine getirir. Beni peygamber olarak gönderen yüce Allah hakkına yemin ederim ki, bu namazı bir kul kılar ise, Allah-u Teala onun her harf ve her ayeti için bir mahrefe ihsan eder.”

Bu arada sorup dediler ki: “Ya Resûlallah mahrefe nedir?”

“Mahrefe cennette bahçelerdir. Onun ağaçlarından birinin gölgesinde bir atlı yüz sene gitse, yine aşamaz” buyurdu. (Kur’an ve Sünnet Işığında Büyük İslam İlmihali: Namaz, Prof. Dr. Haydar Baş, s.815).

Rabbim ömrümüzü farzıyla, sünnetiyle, güzel ibadet ve amellerle geçirmeyi nasip eylesin. Her konuda bize yol gösterdiği, özellikle de namaz konusunda yazdığı bu ilmihal kitabı için Merhum Prof. Dr. Haydar Baş hocamıza ayrıca ne kadar teşekkür ve dua etsek azdır.

Bu kitabı okudukça insanın kendi çağında yaşayan bir kâmil insandan bilgi edinmenin ne kadar önemli olduğunu anlıyor ve namazın şuuruna ermenin lezzetini alıyorum. Rabbim O’nun üzerindeki bereketini rahmetini arttırsın. Bizleri cennette de onunla birlikte olmayı nasip eylesin.

SESLİ DİNLEMEK İÇİN

 

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …