Mal mukaddestir

Dünya sevgisi ve dünya malına kıymet verip vermemek konusu da hassas bir konudur. Bu konuda da İfrat ve tefritten kaçmak gerekir. Bazıları ahret inancını daha öne çıkarayım derken, dünya malına kıymet vermemeyi tercih etmektedir. Bazı da dünya malına gereğinden fazla kıymet verip, ahret inancına zarar vermektedirler.

Bu konuda da Prof. Dr. Haydar Baş hocamız orta yolu bulmuştur. Hatta, mal ile ahretin kazanılacağını, bu sebeple malın mukaddesliğini savunmuştur:

“Mal ‘canın yongası’ kabul edilerek mukaddes sayılmış ve her türlü tecavüzden korunmuştur. Veda Hutbesinde konu edilen bu mal emniyeti, İslam’ın diğer düsturlarıyla da desteklenmiştir. Malın mukaddesliği, mülkiyet hakkını doğurmuştur. İnsanın malı, kendi rızası dışında veya meşru bir gerekçe olmadan elinden alınamaz.

Cenâb-ı Hak, batıl sebeplerle insanların mallarının elinden alınamayacağını beyan ediyor: “Aranızda mallarınızı haksızlıkla yemeyin. Bildiğiniz halde günaha girerek insanların mallarından bir kısmını yemek için onu hâkimlere (rüşvet olarak) aktarmayın.” (Bakara /188)

Böylece, rüşvet ve iltimasın yasaklandığını da anlıyoruz.

Mal, mülk, yaratılış gayesi istikametinde kullanılan birer vasıtasıdır. Mal, Allah yolunda cihadın da bir vasıtasıdır. Zekât, sadaka gibi ibadetler onunla olmakta, hayatın devamı malla gerçekleşmektedir.

Zekât emri, faizin haram edilmesi, alışverişin ibadet kabul edilmesi; hileli satış, karaborsa vs. gibi fiillerin yasaklanması, mal ve can emniyetini temine yönelik müeyyidelerdir. Malı korumaya ve cemiyette sosyal adaleti temine yönelik zekât, İslam’ın esasları arasında namaz ile beraber zikredilmiştir:

“Namazı kılın; zekâtı verin, Peygamber’e itaat edin ki merhamet göresiniz.” (Nur /56)

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), malın meşruiyeti şartları içerisinde korunması için zekâtı, İslâm’ın beş temel esası arasında zikretmiştir:

“İslâm beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilah bulunmadığına ve Muhammed’in (s.a.v.) O’nun elçisi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek ve Ramazan’da oruç tutmak”

Zekâtı vermemek Kur’an-ı Kerim’ de tenkit edilmiş ve azapla tehdit edilmiştir:

“Ey iman edenler! (Biliniz ki), hahamlardan ve rahiplerden birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve (insanları) Allah yolundan engellerler. Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele! (Tevbe / 34)

Ebu Zer’den (radiyallahuanh) rivayetle; Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Kâbe’nin gölgesinde otururken yanına vardım. Beni görünce şöyle dedi: “Kâbe’nin Rabbi hakkı için onlar ziyandadırlar”

Gelip yanında oturdum, çok geçmeden ayağa kalktım ve dedim ki: “Babam annem sana feda olsun, onlar kimdir, ey Allah Resulü?” Onlar malları çok olan zenginlerdir. Ancak bunlardan şöyle şöyle verenler müstesna. (Bunu önündeki, arkasındaki, sağındaki ve solundaki fukaraya verişini işaret ederek söyledi) Onlar ne kadar da azdır” buyurdu.”

Dikkat edilirse; bu hadis-i şerifte hem malın korunması hem de o malın toplumda sosyal adaleti temin eden ekonomik bir denge unsuru olması istenmektedir. Bu ise, helal kazanmayı ve israf etmeden helal yollarda harcamayı; özellikle malı başkalarının iyiliği ve geçimi için tasadduk etmeyi gerektirir. Tasaddukun en şereflisi, hakkın tebliği ve yayılması için yapılandır. Bu ise cihaddır. Çünkü malla cihad, hayatın devamına, insanlığın barış ve huzuruna vesile olan en büyük hayırdır.

Bu konudaki bir ayeti kerime ile konumuzu bitirelim:

“Müminlerden -özür sahibi olanlar dışında- oturanlarla malları ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir olmaz. Allah, mallar ve canları ile cihad edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah hepsine de güzellik (cennet) vaad etmiştir ama mücahitleri, oturanlardan çok büyük bir ecirle üstün kılmıştır.” (Nisa / 95).

(Prof. Dr. Haydar Baş, Kur’an ve Sünnet Işığında Büyük İslam İlmihali Zekât, Sayfa 185-188).

Önerilen Makale

Mirac yolculuğu başlıyor -3-

Mirac’la alakalı analizimizin bu bölümünde de merhum Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın Mirac mucizesinin gerçekleşmesindeki …