Masivadan kurtulmak Zikrullahla olur (2)

Cenâb-ı Hakk, bizden, dünyayı yaşarken O’nunla beraber olmamızı, O’ndan gâfil olmamamızı istiyor. İnsan dünya işlerine dalıp Allah’ın zikrinden gâfil olursa, en büyük zarardadır. Böyleleri için Cenab-ı Hakk şu ikazı yapıyor:

“Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır.” (Münafikûn/9)

Abdulkadir Geylani Hazretleri, “Geylani Tefsiri” adlı eserinde. Nâs Sûresi’nin tefsirinde, sürenin hatimesi bölümünde der ki:

“Ey kurtuluşu talep eden! Ey ihlâsa düşkün! Sakın ha sakın, heva ve hevese uymayasın! Sakın ha sakın, şehvetlerinle yüzüstü düşüp kalmayasın!

Eğer insan, hevâ ve hevesine uyacak, şehevî kuvvetlerine bağlanıp kalacak olursa, onun kalbi artık Şeytan’ ın yuvası ve madeni hâline gelir. Zira hevâ ve heves, Seytan’ın gıdası ve besin kaynağıdır. Fakat insan eğer şehvetleri ile mücahade hâlinde, savaş hâlinde olursa, Şeytan ona musallat olamaz. Bu durumda ise onun kalbi meleklerin mekânı ve yurdu olur.

Dünyayı ve nefsin arzularını anma hâli kalp üzerinde baskın gelirse, işte 0 zaman Şeytan kendisine geniş bir alan bulur. Şerri ve sonucu kötü olan her şeyi pompalamaya, vesvese vermeye başlar. Böylece o kişiyi uçurumlara düşürür.

Buna karşılık insan, her ne zaman şehvetlerinden, nefsani arzu ve isteklerinden yüz çevirir, onlarla layığı veçhiyle mücahade ve mücadele eder, ibadet ve taata hakkıyla yönelirse, işte o zamanda Melik olan Allah-u Teâlâ ona hayrı ve iyiliği ilham eder, kurtuluş vesilelerini ona kolaylaştırır. Cennet’e ulaşmanın yollarını gösterir ve öğretir”

Şeytan insanın apaçık düşmanıdır. Amacı insanları Allah yolundan uzaklaştırıp, Cehennem’e sürüklemektir. Dünya ile iş birliği içindedir. Şeytan, Allah’ı anmaktan gâfil olduklarında insanlara yaklaşır ve istediğini yaptırır. İnsan ahireti unutur, dünyanın derdine düşer.

Süfyan b. Uyeyne diyor ki:

“İnsanlar bir araya toplanıp Allah’ı andıkları zaman, dünya ve Şeytan oradan uzaklaşır. Şeytan dünyaya, ‘Bunların ne yaptıklarını görüyor musun?’ der. Dünya, ‘ilişme, onlar oradan ayrıldıkları zaman, ben onları teker teker boyunlarından yakalar ve sana teslim ederim diye cevap verir.”

Bu hâle düşmemek için dâim zikir hâlinde olmak, Şeytan’ı insandan uzaklaştırır.

Peki bu hâli yakalamak için dünyadan el-etek çekip sadece ibadete mi yönelmek lazımdır?

İnsan, dünya ve ahiret mutluluğunu kazanmaya elverişli yaratılmıştır. Hayvanlar, dünya; melekler, ahiret; insan ise hem dünya hem de ahiret için yaratılmıştır. Bu münasebetle de İslam, insanı her iki alemin tasarrufunu elinde bulunduran varlık olarak telakki eder. Birini diğerine tercih etmeyen, Allah için her ikisini de kazanan bir görüş getirmiştir. Onun için ne sadece dünya ve ne de sadece ahiret istenmeyip; Allah rızası için her ikisi de istenir.

Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de:

“Bilsin ki insan kendi çalışmasından başka bir şey yoktur” (Necm /39)

İnsan için ancak çalıştığı, yani kazandığı vardır. Bu kazanç iki türlüdür. Biri maddi diğeri manevidir (Prof. Dr. Haydar Baş / Dua ve Zikir / sayfa 399-419) (devam edecek)

Uğur Kepekçi

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …