Mevlâna’yı anlamak

Geçtiğimiz 17 Aralık 2020 tarihinde Hz. Mevlâna’nın Hakka vuslatı olan şeb-i Arus’unun 747. Yıldönümünde sevgiyle saygıyla rahmetle anıldı.

Elbette çağlara mesajlar veren böyle insan-ı kamillerin gerçek manada anlaşılması ve istifade edilmesi lazımdır.

Geçmişte yaşayan Hazreti Mevlâna gibi Yunus Emre gibi Hacı Bektaş-ı Veli gibi Abdulkadir Geylani gibi kendi çağının kâmillerinin verdiği mesajları algılamaya çalışmanın yanında asıl görevimiz, çağın kâmil insanının çağa vermek istediği ilahi mesajları okumaya çalışmak olmalıdır.

Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.a.) son peygamber olduğu için Onun ahirete göçü ile başlayan yeni süreçte uyarıcılık görevi Ehl-i Beyt’e, dolayısıyla velayet makamı sahibi zevata verilmiştir. Bu gerçeği kabul noktasında çok önemli sorunlar yaşanmamakta, asıl sorunun kaynağı, kimlerin Ehl-i Beyt’in ve velayet yolunun devamı ya da yaşanan çağın kâmilleri arasında yer aldığıdır.

Bu konuda gerçeğin tespitinde, ilim ölçüsünden çok hamaset duygusu öne çıkmakta, o yüce makama layık olan da olmayan da bu görevle taltif edilmektedir. İyi ile kötünün, sapla samanın, gerçekle sahtenin biri birine karıştığı bir hâl yaşanmaktadır.

Çağın kâmilini ararken dikkat edilecek en önemli ölçü; yaşanılan çağın problemlerine mutlaka çözüm önerileri sunmalı, hayat ölçüleri, fikirleri, doğruluk ve duruşları inancıyla ve taşıdığı sorumlulukla bağdaşmalıdır.

İnsan-ı kâmiller kıyamete kadar her çağda yaşayacak, her çağa o çağın kâmili olarak mesajlar verecek, çözümler sunacaktır.  Geçmiş çağlarda bu görevi üslenenler; Hacı Bektaş-i Veli olmuş, Hacı Bayram-ı Veli olmuş, Abdulkadir Geylani olmuş, Akşemseddin olmuş, Yunus Emre olmuş, Mevlâna olmuş, bu süreç kıyamete kadar da devam edecek bir süreçtir. Her çağa yeni şeyler söyleyecek o çağın kâmillerinin olacağını Hz. Mevlâna şu mesajı ile anlatmaya çalışmıştı:

“Her gün bir yerden göçmek ne iyi, Her gün bir yere konmak ne güzel. Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş, Dünle beraber gitti cancağazım; Ne kadar söz varsa düne ait, Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.” Hz. Mevlâna

Hz. Mevlâna, her çağa yeni şeyler söyleyecek, çağın Mevlanalarına olan ihtiyacı bir başka ifadesinde de şu şekilde dile getirmektedir:

“Zamanın kutbu olan insan-ı kâmilin kelamına karşı nakil ilmi, su varken teyemmüm etmek gibi bil. Allah Allah! Allah velileri ile diz dize oturmak lazımdır. Çünkü o yakınlığın büyük tesiri vardır.” (Kur’an Tefsiri Açısından Mesnevi, Dr. Hüseyin Güllüce, s. 72)

Yukarıdaki bilgiler ışığında etrafımıza baktığımızda çağın her probleminde çözüm sunan, Ehl-i Beyt kıyamına eş bir duruş sergileyen, çağın bütün şer odaklarına karşı mücadele eden, ayrılıkları birliğe, kavgaları barışa dönüştürmeye çalışan, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ı görmekteyiz. Çünkü O, diğerlerinden farklı ve yeni şeyler söylemektedir.

Ekonomide kapitalizm ve diğer sömürü düzenlerine karşı bir duruş sergileyerek; açlığa, yokluğa, işsizliğe, fakirliğe; “Milli Ekonomi Modeliyle” çözüm sunmaktadır.

Sosyal problemlere “Sosyal Devlet Milli Devlet” projesiyle çözüm sunmaktadır.

Dini, milli ve kültürel haçlı istilasına, Deccal fitnesi Dinlerarası diyalog sapkınlığı karşısında Ehl-i Beyt projesini sunmaktadır.

Bu kadar çözüm önerisi sunan Prof. Dr. Haydar Baş’a çağın Mevlana’sı demekten başka yol göremiyorum. Evet şimdi o ceset olarak aramızdan ayrıldı ama onun yaktığı meşale bıraktığı fikirler ve şaheserlerle karanlıkları aydınlatmaya devam ediyor.

Şimdi milletimize düşen görev; çağın Mevlâna’sının görüş ve önerilerine kulak vererek kurtuluşa ermektir. Aksi takdirde yaşanan sıkıntılardan kurtulmanın imkânı da görünmüyor. Tercih sizin.

Uğur Kepekçi

Önerilen Makale

Sakın ‘demokrasi’ istemeyin siz de yargılanırsınız

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) ülke çapında il, ilçe olağan kongrelerini son sürat tamamlamaya sonunda da …