Mevlit kandiliniz mübarek olsun

19 Kasım 2018 Pazartesi’ni Salı’ya bağlayan gece “Mevlit Kandilidir.” Bu gece, Peygamberimizin dünyamızı şereflendirmesinin yıl dönümüdür.

Seçilmiş zamanlar olarak adlandırdığımız bu mübarek zamanları değerlendirmek kendi menfaatimizedir.

Her zamanki gibi mübarek gün ve geceler hakkında hariçten gazel okuyan nasipsizler çıkacaktır ama siz siz olun, sakın onlara inanıp fikrinizi, gönlünüzü kirletmeyin. Bu geceyi zikir, dua, salavat ve çeşitli ibadetlerle, olabildiğince uyanık geçirin.

Ahir zamanın belirtilerini yaşadığımız şu günlerde, Peygamberimize ihtiyacımız dünden daha fazladır. Onun doğumunu fırsat bilip, samimi bir muhasebe ile Ona olan ümmetlik bağımızı tekrar tekrar gözden geçirip, Onun muhabbetinde ve şefaatinde yok olmanın yolunu bulmalıyız.

Müslümanların Peygambere olan sevgiden ve bağlılıktan söz etmelerine rağmen, ayet-i kerimede müjdeci ve uyarıcı olarak gönderilen Yüce Peygamberimizi anlamaktan uzak çok sayıda bedbahtların bulunacağı da haber verilmiştir: “Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik fakat insanların çoğu bilmezler.” (Sebe, 28)

Yüce Peygambere yakınlığın belirtilerini üzerinde taşımayan kimselerin, O’na bağlılıktan ve sevgiden bahsetmesi, sadece kuru bir iddiadan ibarettir. Bir hadisi şeriflerinde Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.a.) kendine yakınlık sağlamak isteyenlere yolunu işaret etmiştir: “Kıyamet gününde insanların bana en yakın olanları, bana en çok salât-ı selâm getirenleridir.” (Tirmizî, Vitir 21)

Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.a.) Efendimize çokça Salât-ı selâm getirebilmek için Onu çok sevmek gerekir. Zira insan sevdiğini dilinden düşürmez; Onu her fırsatta anar. Resulullah’ı (s.a.a.) anıp yâd etmenin de özel bir usulü vardır. O da, adı zikredilince, “sallallahu aleyhi ve sellem”  ya da  “Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed” demektir.

Peygamberimize Salât-ı selam getirmekle Ona olan sevginin ve yakınlığın artması gerçekleşecek, yakınlık oluşunca Ona uymak da kolaylaşacak, Ona uyunca da hem Allah’ın sevgisine hem de suçlarımızın affedilmesine sebep olacaktır.

Al-i İmran suresi 31. ayette bu açıkça beyan edilmiştir: “Ey Resulüm! İnsanlara de ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı bağışlasın”

Peygamberimizin Rabiulevvel ayının 12. gecesinde doğumuyla birlikte Kisranın sarayları yıkılmış, asırlardır yanan Mecusilerin ateşi sönmüş, Kâbe’deki putlar devrilmiş; bereket, bolluk, rahmet devri başlamıştı.

Onun kadri kıymeti bilinmediği, emanetlerine sahip çıkılmadığı, sünnetinden yüz çevrildiği, din bezirgânlarının arttığı önemlerde insanlar bereket ve rahmetten mahrum kalmıştır.

Her şeye kadir olan Allah(c.c.) yine aynı bereketi sağlayacak güç ve kudrettedir. Yeter ki Muhammed Mustafa’ya(s.a.a.) gerçekten bağlılığın yolunu bulup emaneti olan Kuran ve Ehl-i Beytine sahip çıkalım. Bakın nice bereketler zuhur edecektir. Doğumun kutlu olsun. Şefaatine muhtacız ya Resulallah.

Uğur Kepekçi

19 Kasım 2018

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …