Muhammed-i Aşk sırrına erenlere selam olsun

Peygamber âşıklarının bu gece aşkla, heyecanla; O’nun sevgisine ulaşabilmenin yollarını arayacağı, her sevenin sevgisi nispetinde feyz ve muhabbetle dolacağı bir gece olarak yaşanacaktır.

Allah’ın seçtiği mekânlar, zamanlar ve insanlar vardır. Seçen ve karar veren yüce Allah olduğu için sorgulamak ve itiraz etmek kulun haddine değildir.

Seçilmişler içinde öyle biri var ki; yaratılan, her şeyin varlığına sebep olan Peygamberimiz Hz. Muhammed’dir. (s.a.a.)

Bu konuda birkaç hatırlatma yapalım müsaadenizle:

Önce bir hadis-i şerif: “Allah, ‘seni kendi nurumdan, diğer şeyleri de senin nurundan yarattım’, buyurdu” buyurmuştur. (İmam-ı Ahmed, Müsned 4-127)

Sonra da bu konudaki ayeti kerimeyi paylaşarak konumuza açıklık getirmeye çalışalım:

Enbiya suresi 107. ayet-i kerimede: “(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik” buyrulmuştur.

İnsan için en önemli davranış biçimi olan güzel ahlakın tamamlanmasının Hz. Muhammed ile alakalı olduğunu hadiste ve ayette görmekteyiz:

“Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.” (Kalem/4)

“Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” (Müsned, 2/381)

Zamanımızda din adına dinsizliğin, sahtekârlığın, çok yüzlülüğün revaçta olduğu, insanların birbirine karşı adeta maskeli balodaymış gibi davranarak; gerçek yüzlerini, gerçek niyetlerini ve gerçek kimliklerini saklama konusunda çok yol kat ettiği bir zamanda en çok muhtaç olduğumuz samimiyettir.

Kutlu doğumu vesile kılıp bu gece herkes kendini samimiyet testine tabi tutarak; Allah’a kullukta ve Peygambere ümmetlikte yepyeni bir sayfa açmaya gayret etmelidir.

Kutlu doğum vesilesiyle samimiyet kavramını biraz daha geniş tutarak muhasebemizi derinleştirmeliyiz…

Allah’a karşı samimiyet, Kur’an’a karşı samimiyet, Peygambere karşı samimiyet,  Ehl-i Beyt’e karşı samimiyet, Müslüman kardeşine karşı samimiyet, bütün yaratılmışlara karşı samimiyet…

Yapılan bütün işlerin Allah katında bir değer bulması da zaten samimiyetle alakalıdır. Bu sebeple hadisi şeriflerinde yüce Peygamberimiz “ameller niyetlere göredir” şeklinde beyanda bulunmuştur.

Gelelim gecenin ihyasıyla alakalı görüşümüze:

Bildiğiniz gibi Peygamber Efendimiz her şeyde örnek davranışları olan, edep sahibi bir peygamberdi. O, kendi doğum gününün önemi hakkında tavsiye edici söz ve fiillerden kaçınmış olabilir…

Tabi ki bir doğum hakkında doğan değil, doğduğunu görenler, duyanlar, sevenler; mutluluklarını ispat etmek için bir şeyler yapmalıdırlar. Edebe uygun olanı da budur. Bu iş sevda işidir. Bırakın da O’nu sevenler, sevgideki boyutlarını, O’na olan sevdalarını, emirle değil de isteyerek, kendi gönüllerinden geldiği şekilde yapsınlar.

Hem O’nu sevmek ve sevgi yolunda hayırlı işlerde bulunmak neden yanlış olsun ki? “Kişi sevdiği ile beraberdir” hadisi, “Habibim, sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım” hadis-i kutsisi önümüzde dururken…

Dünyaya teşrifi ile harikulade olayların gerçekleştiği; doğumunun, yaşamının, dünyadan göçüşünün, öncesinin, sonrasının, hikmetlerinin olduğunu; sebebi hilkatimizin O olduğunu düşünürsek…

O’nun doğumunu ilgiyle, ibadetle, hayırlı işlerle, ikramlarla, oruçla, zikirle, salavatlarla, hatırlamak, yaşanılan zamana değer kazandıracak işler hükmünde olacaktır.

Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.a.) Efendimiz adına yapılan her iş, her davranış ve her gayret elbette Onun yüce şefaatine vesile olacağı için diğer zamanlara göre bu özel zamanı daha uyanık ve daha faydalı bir şekilde değerlendirmek lazımdır.

Sevenlerin O’na gönül verenlerin, kutlu yoluna girenlerin, Muhammed-i aşk sırrına erenlerin Mevlit Kandili kutlu olsun…

Önerilen Makale

Atatürk ve Mevlit Kandili Hutbesi -2-

(…dünkü yazının devamı) “…Peygamberimizin pembe beyaz olup pek sevimli ve güzel olan yüzünden nurlar akardı. …