Müminler kurtuluşa ermiştir

Yüce kitabımız Kur’an bizlere dünyada huzur içinde yaşamanın, ahirette cennet nimetleriyle buluşmanın, ebedi saadete erişmenin yollarını göstermiştir. Akıl sahipleri için onun kutlu yolunu takip etmekten başka çıkar yol yoktur.

Kurtuluşun yolu tarif edildiği halde bugün insanlık bunalımdaysa, çözümsüzlük içinde kıvranmaktaysa, ahiret yurdunda cennetteki yerini garantiye alamıyorsa; bunun sebebini kendinde aramalıdır. Çünkü insanlık Kur’an ile buluşmaktan, bütünleşmekten, onun mesajını anlamaktan çok uzak bir hayat yaşamaktadır.

Büyüklerin dediği gibi “çıkmadık candan umut kesilmez.” Eğer hala canımız bedende, aklımız başımızdaysa, kurtuluş için şansımız var demektir. Yapılacak iş Kur’an’ın mesajını anlamak ve yaşamak için karar verip adım atmaktır.

Günah işlemekte, aşırılıkta ne kadar ileri gitsek de Yüce Allah tövbe edip kendine yönelmemizi ve rahmetinden umut kesmememizi öğütlemiştir. Zümer Suresi 53. ayetteki müjdenin kapsamı çok geniştir:

“De ki: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”

Kur’an’ın mesajları ve hükümleri sonsuza kadar geçerli olduğuna göre her ne şartta olursak olalım her ne kadar çözümsüz kalırsak kalalım, çözümün adresi Kur’an olduğunu asla aklımızdan çıkartmamalıyız.

Ebedi yurdumuz ahiret yurdu olduğuna göre kurtuluşa ermek için ilk şart iman etmek, mümin olmaktır. Çünkü kurtuluşa ereceklerin müminler olduğunu Allah beyan etmiştir. Bu sebeple kurtuluşa ermek için müminin vasıflarını bilmek ve o vasıfları üzerimizde taşımak zorundayız.

Yüce Allah Mü’minun suresinin 1. ayetinde müminlerin mutlaka kurtuluşa ereceğini beyan ederek takip eden ayetlerde de müminin vasıflarını açık bir şekilde sıralamıştır:

1. Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir;

2. Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler;

3. Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler;

4. Onlar ki, zekâtı verirler;

5. Ve onlar ki, iffetlerini korurlar;

6. Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (câriyeleri) hariç. (Bunlarla ilişkilerden dolayı) kınanmış değillerdir.

7. Şu halde, kim bunun ötesine gitmek isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir.

8. Yine onlar (o müminler) ki, emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler;

9. Ve onlar ki, namazlarına devam ederler.

10. İşte, asıl bunlar vâris olacaklardır;

11. (Evet) Firdevs’e vâris olan bu kimseler, orada ebedî kalıcıdırlar.” (Mu’minun/1-11)

Hiçbir yoruma gerek kalmadan çok açık bir şekilde beyan edilen kurtuluş reçetesi önümüzde durduğuna göre yapılacaklar da meydandadır:

Öncelikle kurtuluşu istemedeki kararlılığımızı ortaya koymalıyız. Sonra kurtuluş için müminlik yolunda iman etmekte karar kılmalıyız. Daha sonra da müminde olması gereken vasıfları taşıyıp taşımadığımızı tespit edip eksiğimizi tamamlamalıyız.

Aksi taktirde müminin vasıflarını taşımadan mümin olduğumuz zannıyla kurtuluşu ummaya kalkarsak; ekmeden biçmeye kalkışan züğürt bahçıvanın durumuna düşeriz. Allah muhafaza!

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …