Toplumda son yıllarda oluşan olumsuzlukların özellikle de ibadet eksikliklerinin ve davranış bozukluklarının ortadan kalkmasını istiyorsak; tabir yerinde ise fabrika ayarlarımız hükmünde olan gerçek bilgiye tekrar ulaşmak gerekmektedir.
O halde yaşadığımız hayatın, belli bir ölçü dâhilinde olması lazımdır. Bu ölçünün de genel geçer bir standardı olması gerekmektedir.
Ölçü konusunda toplum olarak genel manzaramıza baktığımızda, hiç de iç açıcı bir durumda olmadığımız anlaşılmaktadır. Tabiri caizse “at izi it izine karışmış“ başına buyruk bir hayat tarzı gelişmiştir.
Peki, neden bu hallere düştük? Halimizin ilmini bilmez olduk da ondan…
Halimizin ilmini dedik, yani ilmihalimizi demek istedik. İlmihal; herkesin durumuna göre bilgi sahibi olması demektir. Şimdi soralım kendimize; bulunduğumuz durumun, yaptığımız ibadetin, sanatın, ticaretin, meşguliyetimizin, kârımızın zararımızın, ilminin ne olduğunu kaç kişi bilmektedir. Doğrusunu eğrisini, ilmini irfanını ne kadar insan bilmektedir.
İnsanlar uğraşacakları işin kâr ya da zararlarını araştırırken, mutlaka helalini haramını da araştırmak zorundadır. İşte bu ilmin adı, ilmihaldir.
İlmihalini bilen ona göre tavır alır daha az hata yapmaya çalışır.
Mensup olmaktan şeref duyduğumuz İslam dini, insanoğlunun tüm hayatını kapsayan bir niteliktedir. Onun kapsamı içine girmeyen hiçbir durum söz konusu değildir.
İslâm dininin kapsadığı hükümler esas bakımından dört kısma ayrılır:
1. İtikada ait hükümler,
2. İbadetlere ve amellere ait hükümler,
3. Helâl-haram olan şeylere, mubah ve mekruhlara ait hükümler,
4. Ahlâka ait hükümler.
Bunların gerçek olanını kaçımız biliyoruz? Ya da bilgi düzeyimiz genel geçer ölçülerin neresinde? Bu sorunun cevabı, hem dünyamızı hem de ahretimizi çok yakından ilgilendirmektedir.
Eğer daha huzurlu bir toplumda, daha rahat bir hayat arzusunda isek, yukarıdaki bilgiler ışığında; içinde bulunduğumuz durumumuzun ilmini yönlerini, helalini haramını, kanuna uygunluğu uygunsuzluğu iyice araştırılıp öylece yaşandığı takdirde; mutlaka daha faydalı ve verimli olacaktır.
Net bir cümle söylersek: Toplum olarak daha bilinçli bir yaşam sürmenin yolu ilmihalimizi iyi öğrenmektir.
Bu konuda asırlardır çok ciddi eserler ortaya konmuş, bu eserlere ulaşabilenler ve dilini, tarzını anlayabilenler istifade etmiştir.
Ancak, kitap okumak yerine sosyal medyadan takip etmek devri başladığından bu yana; insanlar daha kolay olanı tercih ederken bilgi kirliliği ve işin gerçekliğinden daha ziyade daha çok magazinsel boyutu tercih edilmiş, tam bu sırada din tacirleri ve sapık fikirler meydanı ele geçirmiştir.
Çağımızın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş, ihtiyaç duyulan hemen her konuda olduğu gibi bu konuya da el atarak çağın insanının en büyük hastalığı olan namaz kılmak konusundaki bilgi, şuur ve muhabbet eksikliğini ortadan kaldıracak; anlaşılır ve etkileyici bir eserler ortaya koymuştur.
İcmal yayıncılığın sunduğu: Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın Kur’an ve Sünnet Işığında Büyük İslam ilmihali NAMAZ adlı eseri şu an benim başucu kitaplarım arasında zirveye oturdu. Gerçekten bu eserle tanışınca ve okuyunca anlayacak ve daha doğru, daha muhabbetli, daha şuurlu namaz kılmanın yolunu bulmuş olacaksınız. Vesselam…
Uğur Kepekçi
25 Haziran 2018