Nefisleriniz size düşman olarak yeter!

Günümüzde en çok işlenen kusurların başında helal-haram sınırının ihlal edilmesi gelir. Yüce Allah’ın (c.c.) hiç müsaade etmediği halde, kulların bu konuda haddini aşmasının temelinde yatan en büyük etken; nefis olgusudur.

Benlik duygusunun egemen olduğu insanlar; “Ben de varım! Ben de bilirim!” içgüdüsüyle davranırlar. İnsanlar, bu davranışlarıyla bazen, kendini ebedi hayatta hüsrana uğratacak tehlikeli bir işle uğraştığının farkında bile olmazlar.

Hâlbuki bu konuda Yüce Allah (c.c.) kullarını çok açık bir vaziyette uyarmıştır.  Bu konuda bize yol gösteren bir ayeti kerime aktaralım:

“Diliniz yalana alışmış olduğu için her şeye, şu helaldir, şu haramdır’ demeyin; aksi halde Allah’a iftira etmiş olursunuz. Şüphesiz Allah’a yalan uyduranlar asla kurtulamazlar.” “Onlar için dünyada pek az bir menfaat var, ahirette ise çok acıklı bir azap vardır.” (Nahl suresi: 116 -117).

Yüce Peygamberimiz (s.a.a.) de bu konuda gerekli uyarıyı yapmıştır: “Kim Kur’an hakkında kendi reyiyle konuşursa, cehennemdeki yerine hazırlansın.” (Tirmizi).

Bu konuda mezhep imamlarımız her şeyin en ince ayrıntısına girerek, bize sadece yaşamak kalmışken, boşuna zaman kaybetmemek ve bu sapıklıklara pirim vermemek lazımdır. Gerisi lafı güzaftır. Haram ve helal konusunda söylenecek her söz söylenmiştir.

Peygamberimizin (s.a.a.) şüpheli şeylerden kaçınmayanın harama düşecekleri hakkında önemli bir ikazı vardır:

“Şurası muhakkak ki, haramlar apaçık bellidir, helaller de apaçık bellidir. Bu ikisi arasında (haram veya helal olduğu) şüpheli olanlar vardır. İnsanlardan çoğu bunları bilmez. Bu durumda, kim şüpheli şeylerden kaçınırsa, dinini de ırzını da terbiye etmiş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse harama düşmüş olur, tıpkı koruluğun etrafında sürüsünü otlatan çoban gibi ki, her an koruluğa düşebilecek durumdadır. Haberiniz olsun, her melikin bir koruluğu vardır, Allah’ın koruluğu da haramlarıdır. Haberiniz olsun, cesette bir et parçası var ki, eğer o sağlıklı olursa cesedin tamamı sağlıklı olur, eğer o bozulursa, cesedin tamamı bozulur. Haberiniz olsun bu et parçası kalptir.” (Buharî, İman 39 / Tirmizî)

İnsanların çoğu Allah’ın hükümlerini bildiği halde yanlışta ısrar etmektedirler.

“Ey müminler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), şans okları, şeytan işi bir pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz” (Mâide/90).

Mesela insanların çoğu bu ayetin yoruma bile gerek kalmadan ne manaya geldiğini bilmektedir. Bu ve benzeri yanlışı işleyenler bile yanlışlarının farkındadırlar. Zaten insanlar çoğunlukla bilmediklerinden değil de nefislerine söz geçirememekten hataya düşmektedirler. O zaman insana düşman olarak kendi nefsi yeter de artar bile.

Bu ve benzeri nefsi hastalık sahibi kişiler; nefisle mücadelenin yolunu bilen kâmil insanlarla arkadaşlık kurup bu hastalıklarını tedavi ettirmelidirler. Allah uyanık gönüller versin deyip, başta kendi nefsimiz, sonra da günah sahiplerinin, günahlarından vazgeçmeleri için dua ve nasihat etmek lazımdır.

Önerilen Makale

‘Bizi aldatan bizden değildir’

Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.a.) Efendimiz Mekke’den Medine’ye hicret ettikten sonra İslam’ın fertten topluma hayat …