“Detaylarda boğulmak” başlıklı makalemizde, Peygamberimizin buyruğu olan “kolaylaştırın zorlaştırmayın; müjdeleyin korkutmayın” ölçüsünü zora sokmaya çalışan kimselerden bahsetmiştik.
Burada anlatmak istediğimizi biraz daha açmak gerekiyor. Detaylara karşı olmaktan maksadımızdan, dinde takvaya karşı olunduğu anlamı çıkartılmamalıdır.
Bir Müslüman için varılması gereken hedef takvadır. Allah’ın ve Resulünün üzerinde durduğu; dinde derinlik, günahtan sakınma, fazilete erişme noktasında hassasiyet anlamına gelen takva; kişinin tercihine bırakılan düşünce ve yaşayıştır.
Araf suresi 26. ayette; “…Takva elbisesine gelince, en güzel ve en hayırlı elbise işte odur. Bunlar, insanlar düşünüp öğüt alsınlar diye Allah’ın indirdiği ayetlerdendir.”
Peygamberimiz bir hadis-i şerifte; “Allah’ım! Senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği isterim.” şeklinde dua ederek yüce Allah’tan takva istemiştir.
İmam-ı Azam Efendimize atfedilen ve çeşitli kaynaklarda geçen, çocukluktan bu yana duyduğumuz bir kıssa ile ne demek istediğimizi anlatmaya çalışalım:
İmam-ı Azam Efendimiz, bir gün sohbetinde; bir avuç içi kadar necaset bulaşmış bir elbise ile namaz kılmanın caiz olacağını söyler. Ancak kendisi üzerine bulaşan temiz bir çamur lekesi gördüğü elbisesini temizlemeden namaz kılmaz.
Bunu gören cemaat sorar; “Yâ İmam! Bize avuç içi kadar necasetin namaz kılmaya bir zararı olmadığını söylediğiniz halde siz neden küçücük bir çamur lekesi olan elbisenizi temizlemeden namaza durmadınız?”
İmam-ı Azam Efendimiz meşhur cevabını verir; “Nefsinizde takvayı, başkasında fetvayı arayınız.”
Elbette kişilerin takva ile Allah’a daha güzel yaklaşacağı, günahlardan daha çok sakınacağı muhakkaktır.
Ancak “Ahir Zaman” alametlerinin yaşandığı, insanların imanlarını muhafaza etmesinin ateşi elde tutmak kadar zorlaştığı şu zamanda; iman sahibi kişiler kendi nefsinde takvayı, başkalarında fetvayı aramalıdır.
Zaten gerçek takva sahibi arifler, insanları detayda boğmamış; “kolaylaştırmış zorlaştırmamış, müjdelemiş korkutmamıştır” Din ve ibadet yolunda, istekli olanları yavaş yavaş takvaya doğru yol aldırmışlardır.
Helal-haram kavramının biribirine karıştığı şu zamanlarda, öncelikle insanlara ilahi buyruklarla çerçevesi çizilmiş, fetva kapsamında olan ilahi emirleri tavsiye ederek; detaylardan kaçınılmalıdır.
Bizim insanları “detaylarda boğmayın” çağrımız; “nefsinizde takvayı, başkalarında fetvayı arayın” ölçüsünün gereğidir. Vesselam…