Öncelikler değişti

İlgi duyduğum ve severek yerine getirmeye çalıştığım tebliğ çalışmalarında bir ömür geçirmeme sebep olan Prof. Dr. Haydar Baş hocamızdan Rabbim razılığını artırsın.

Yıllar önce Prof. Dr. Haydar Baş hocamızla ilk tanıştığım sıralarda bir sohbet sırasında orada bulunanlara; insanların iman ve ibadet konusunda çok eksiklerinin olduğunu, bu konuda da kabiliyeti olan arkadaşların kendilerini güzel bir şekilde yetiştirmelerini istemişti.

Kuran okumayı öğrenmemizi, ezan okumasını, müezzinlik yapmasını, namaz kıldıracak kadar bilgi elde etmemizin gerektiğini dile getirmişti. Böylece ihtiyaç sahiplerine hizmet ederek topluma fayda sağlamamızı istemişti.

Bir defasında toplumda çok kişinin gusül abdestini dahi almasını bilmediğini, en temel iman ve ibadet konularını dahi gereği gibi yaşamadıklarını dile getirmişti. Günde beş vakit kılınan namazın dahi huşudan bilinçten uzak kılındığını, hatta kulluğun gereği olan önemli bilgilerden yoksun olunduğunu söylediğinde hayretler içinde kalmıştık.

Bilgi sahibi oldukça, halk içinde tebliğ çalışmalarına katıldıkça, Haydar hocamızın ne kadar haklı olduğunu anladık.

İman-ibadet-ahlak hakkında bilgilerin sadece kitabi bilgilerle öğrenilemeyeceğini, kalbi derinliğe ancak tasavvufla ve İnsan-ı Kâmil nezaretinde bir eğitimle erişilebileceğini öğrendik ve gücümüz nispetinde etrafımıza anlattık.

Küçümsenmeyecek derecede de başarılı olduk. Nereye gitsek sözümüzü sohbetimizi dinleyecek birilerini bulabiliyorduk. Ve en önemlisi de halkımızın manevi lezzetlere ne kadar açlık duyduğunu görebiliyorduk. Elbette gönül sohbetleriyle güzel anlar yaşanıyor, halkımızın tekrar tekrar bu sohbetleri dinlemek için heyecanla bizleri beklediğini görebiliyorduk.

İnsanların önceliği Allah’a kulluğun gereği olan iman, ibadet ve ahlak konularıydı.

AKP iktidarıyla başlayan siyasal islâm geleneği ve FETÖ faaliyetleriyle, dinin dünya işlerine alet edilmesi, siyasi iktidara payanda olarak kullanılmaya kalkışılması, bambaşka bir dönemin kapısını araladı.

Siyasal İslâm görüşünü benimseyenlerin, iktidarlarını sürdürmek adına sözde din adına, din dışı söylem ve eylemlere girişmeleri; halkımızı din ile alakalı konulardan soğuttu.

Bir de dindar zannıyla iktidar edilenler tarafından açlığa mahkûm bırakılınca; yoksulluk, yolsuzluk ve yasakların tavan yaptığını da görünce halkımızın öncelikleri değişti.

Bırakın sokaklardaki vatandaşları, cami içinde ve çevresinde cemaatlerin bile dinden ve milli değerlerden değil de ekonomiden, geçim derdinden konuştuğuna şahit olmaya başladık.

Eskiden gönül sohbetleri için yol gözleyen, fırsat arayan vatandaşlarla bile iman-ibadet-ahlak dersleri yapamaz olduk.

Açlığa ve yokluğa mahkûm edilen vatandaşların önceliği evine bir parça ekmek götürmek, çoluk çocuğunun geleceğini düşünmek ve faturalarını ödeyebilmek için çareler üretmek oldu.

Daha dürüst daha dindar bir nesil yetiştireceğiz diye yola çıkan sözde dindar ve sözde milliyetçi görüş sahipleri, maalesef kendi elleriyle bu değerleri paramparça ettiler. Vatandaşı bu hallere düşürenler, yarın huzuru mahşerde Allah’a verecekleri hesabı düşünseler; belki de kendilerinin ayıkıp hatalarından dönmelerine vesile olacaktır. Çünkü bu yaşanan sıkıntıların ve vatandaşın önceliklerini değiştirenlerin baş sorumlusu yönetenlerdir.

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …