Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın fikir ve gönül dünyamızı aydınlatan eşişiz bir insan olduğunu biliyoruz.
Ben kendi adıma konuşayım; Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız beni fikir ocağına, gönül kucağına aldığı günden bu yana kendimdeki değişimi fark ediyorum.
Sadece ben değil ilişki kurduğum dostlarım da bunu kabul ediyor. İlkokul ortaokul ve lise yıllarında beni tanıyanlar ele avuca sığmayan kişiliğimi bilirler. Henüz 20 yaşlarında Haydar Baş Hocamı tanımam nasip oldu. Onun fikir ve gönül potasında beni şekillendirmeye başlamasıyla yaratılış gerçeğini öğrendikçe hayatımın gayesi değişti.
Bir gün özel sohbetlerinde “Bir iş yapmadan önce kendinize şunu soracaksınız. ‘Yapacağım bu işten kimi memnun edeceğim?’ Soracağın sorunun cevabı Allah’ı memnun etmek olmalı ve kınamacının kınamasından çekinmeden bir hayat yaşamalısınız. Bir yere gideceğiniz, birini ziyaret edeceğiniz, bir iş yapacağınız zaman sadece iki hedefiniz olmalı. Ya Allah için almak ya da Allah için vermek. Bunun dışında bir gayeniz olursa size manevi bir kâr getirmez. Yani Allah’ın rızasına erişemezsiniz”
Ben bunu çok denedim faydasını gördüm ve hayat felsefem haline getirdim. Siz de deneyin! Allah’ın rızasını merkezine oturttuğunuz her işin bereketini göreceksiniz. Aksi halde yaptığınız iş görünüşte ne kadar güzel ve meşru görünse de kalbinizdeki niyetiniz eninde sonunda ayağınıza dolanacak ve farkında bile olmadan kendinizi kulluk dairesinin dışında bulacaksınızdır.
İçerisinde samimiyet olmayan ve fakat dışarıdan güzel görünen öyle ameller vardır ki o kişiye elem ve azaptan başka bir şey kazandırmaz.
Nasıl mı? İşte size örnek alacağınız bir hadisi şerif:
Hasan Basri’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.a.) şöyle buyurmuştur:
“Allah’ın kendisine ilim verdiği kişiye Allah Teâlâ sorar:
– Öğrendiğinle ne yaptın?
– Ya Rab! Onunla gece gündüz Sana ibadet ettim.
– Yalan söylüyorsun!
Melekler de “Yalan söylüyorsun! Bilakis sen onunla ‘Filan adam âlimdir’ dedirtmek istedin. Zaten öyle de denildi!” derler.
Allah’ın, kendisine mal verdiği kişiye Allah Teâlâ sorar:
– Sana nimet verdim. Onu nasıl kullandın?
– Ya Rab! O mal ile gece-gündüz sadaka verdim.
– Yalan söylüyorsun!
Melekler de “Yalan söyledin! Bilakis sen onunla ‘Filan adam cömerttir’ dedirtmek istiyordun. Nitekim öyle de denildi” derler.
Allah yolunda öldürülen kişiye Allah Teâlâ sorar:
– Sen ne yaptın?
– Ya Rab! Cihad ile emrolundum ve savaşırken de öldürüldüm!
– Yalan söylüyorsun!
Melekler de “Yalan söylüyorsun; zira senin gayen ‘Filan adam kahramandır’ dedirtmekti. Nitekim dünyada iken böyle denildi” derler.” (Müslim, İmam Ahmed, Nesaî).
Yol belli yordam bellidir. İlahi ölçüler konmuş ve örnek insanları takip ve taklit etmemiz emredilmiştir. Yapacağımız iş; Peygamberimiz, Onun Ehl-i Beyt’i ve yolunu yol edinmiş örnek insanlara birlikte olmaktır. Gerisi “lafla peynir gemisi yüzdürmektir.” Gemi batar sen de boğulur gidersin. Vesselam.