Uğur Kepekçi

Sessizce çıkıp gittin Yalnızlıklara yittin Bize çok yazık ettin Seni unutamadık Senin ile yaşardık Sevdan ile coşardık Hep peşinden koşardık Seni unutamadık Biz seni çok severdik Her fırsatta överdik Yoluna ömür verdik Seni unutamadık Sensiz bu dünya yalan Bak bize oldu olan Hatıran bize kalan Seni unutamadık Senin gibisi gelmez Âşık olanlar ölmez Sevmeyenler hiç bilmez Seni unutamadık. UĞUR KEPEKÇİ …

Sâlih amel kavramı, üzerinde en çok tartışılan bir kavramdır. Bırakın iman ehli olanları, tahrif olmuş din mensuplarının davranışlarını dahi sâlih amel kapsamı içerisinde değerlendirmeye kalkışanlar olmuştur. Bu sebeple iman edenler arasında farklı düşüncede olup nefislerine hoş gelen işleri dahi sâlih amel kapsamı içerisinde değerlendirenler her dönemde olmuştur. Bu yazımızda sâlih amel kavramı üzerinde durmak istiyoruz. Salih amel, kapsamı çok geniş …

İman: Genel hatlarıyla; Allah’ın varlığına, birliğine, güç ve kudretine, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, kıyamet gününe, hayrın ve şerrin takdirinin Allah’tan olduğuna, öldükten sonra tekrar dirileceğimize ve hesap gününe inanmaktır. İmanın esasları, Kur’an-ı Kerim ve Peygamber buyruklarıyla insanlara haber verilmiştir. İmanın önündeki en büyük tehlike fitnedir. Fitneden kurtulmanın yolu da sâlih ameldir. Bu gerçeği birçok ilahi buyruktan öğreniyoruz ancak en çarpıcı uyarı …

Makalemize bir dua ile başlayayım. Bu dua bizlere bizatihi Peygamberimiz Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.a.) tarafından tavsiye edilmiştir: “Biriniz namazda tahiyyâtı bitirdiği zaman, dört şeyden Allah’a sığınarak şöyle desin: ‘Allâhümme innî eûzü bike min azâbi cehennem ve min azâbi’l-kabr ve min fitneti’l-mahyâ ve’l-memât ve min şerri fitneti’l-mesîhi’d-deccâl’ (Allah’ım, cehennem azabından ve kabir azabından, hayat ve ölüm fitnesinden, deccalın fitnesine uğramaktan sana …

Fitne bir ateştir yakar bitirir Şeytanın peşine takar bitirir Sizi belalara sokar bitirir Fitnenin şerrinden koru Allah’ım Kötü zanlar ile vebal aldırır Kalplerde sevgiyi aşkı kaldırır İyi niyetliye durmaz saldırır Fitnenin şerrinden koru Allah’ım Kardeşi kardeşe düşman ettirir Sanki doğduğuna pişman ettirir Besler nefisleri şişman ettirir Fitnenin şerrinden koru Allah’ım Toplumun huzuru onunla kaçar Yüreklerde derin yaralar açar Bulunduğu yerde …

Yirmi yılı aşan zamandır bizi yöneten zihniyet gerek iktidara talip olurken gerekse iktidarlarını sürdürürken dini temaları kullandılar. Zaman geçtikçe anlaşıldı ki vatandaşın dini duyguları istismar edilmiştir. Yapılan bu yanlış yüzünden kutsal dinimize çok zarar verilmiş vatandaşımız günden güne dinden ibadetten soğumuştur. Buna sebep olanlar yarın huzuru mahşerde hak ettikleri azaba çarptırılacaklardır. İktidar sahipleri kendilerine sırça saraylar yaptırmış gittikçe de halktan …

Özellikle 31 Mart seçiminden sonra vatandaştan yediği tokatın tesirinden olsa gerek ki iktidar sahipleri ön düzeni bozulmuş araç misali kendini sağa sola çarpmaya devam ediyor. Görünen odur ki bu dert onları pek iflah etmeyecektir. Yıllarca söyledikleri “beraber yürüdük bu yollara” şarkısının yerini “kendim ettim kendim buldum” şarkısı alacak galiba… Hakkâri Belediye Başkanlığına kayyum atanması, sonrasında başkanın tutuklanması, hakkında mahkûmiyet kararı …

Osmanlı Devleti’nin dış borçların ödenemeyecek kadar artması neticesinde alacağı olan batılı devletler Duyun-u Umumiye teşkilatı adı altında bir teşkilat kurarlar. Düyun-u Umumiye (Düyun-u Umumiye-i Osmaniye Varidat-ı Muhassasa İdaresi), 1881-1923 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu’nun iç ve dış borçlarını denetleyen kurumdur. II. Abdülhamit döneminde kurulan Duyun-u Umumiye “Genel Borçlar” anlamına gelir. Düyun-u Umumiye kurulduğu yıldan itibaren, Osmanlı İmparatorluğu’nun ekonomik ve mali yaşamı …

TUİK tarafından açıklanan son enflasyon rakamları, her ne kadar gerçeği yansıtmasa da hayat pahalılığının toplumsal yansımaları, vatandaş manzaraları, yaşanan sosyal hayatın ne hale geldiğini çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Kimsenin bu kriz ortamında işim iyi diyecek hali mecali yoktur. Özellikle işletme sahipleri, o işletmelerden ekmek yiyen personeller, onların bakmakla yükümlü olduğu kimseler, küçüklü büyüklü esnaf, gerçekten çok perişan bir …

Makalenin başlığını görenler merak edecekler. Ben de yıllardır basınla iç içe olmama rağmen üstüne üstlük 2 üniversite diplomam olmasına rağmen Ruanda diye bir ülkenin adını pek duymadım. Haritadaki yerini de bilmiyorum. Ruanda, adı küçük ama üzerinde hesabın büyük olduğu bir ülkeymiş meğer. Şeytanın bile aklına gelmesi zor olan bazı oyunları her babayiğit çözemez. Sahnelenmek istenen oyunları açığa çıkarmak için Çağın …

Günümüzde en çok işlenen kusurların başında helal-haram sınırının ihlal edilmesi gelir. Yüce Allah’ın (c.c.) hiç müsaade etmediği halde, kulların bu konuda haddini aşmasının temelinde yatan en büyük etken; nefis olgusudur. Benlik duygusunun egemen olduğu insanlar; “Ben de bilirim!” içgüdüsüyle davranırlar. İnsanlar, bu davranışlarıyla bazen, kendini ebedi hayatta hüsrana uğratacak tehlikeli bir işle uğraştığının farkında bile olmazlar. Hâlbuki bu konuda Allah …

Üşüyorum çok soğuk ısıt sıcağında yâr Kalbinde yaşat beni yandır ocağında yâr Şefkatinle gel de sar dirilt kucağında yâr Sevdana çok muhtacım korunağımsın ey yâr Sevdamsın özlemimsin tutunacak dalımsın Çiçeğimsin gülümsün peteğimsin balımsın Aşkının deryasında yüzdürdüğüm salımsın Sevdana çok muhtacım barınağımsın ey yâr Bükülmez asla boynum dimdik duran başımsın Gece gündüz ağlayan gözümdeki yaşımsın Mahşere dek bitmeyen tükenmeyen yasımsın Sevdana …

Türk siyaseti Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ahirete göçünden itibaren ağır aksak yol olmaya devam etti. Sık sık şarampole yuvarlanan hükümetler askeri darbelerle alaşağı edilmiş, her geçen gün Cumhuriyetin kurucu ayarlarına tecavüz vakaları artmaya devam etmiştir. Aradan geçen zamana bakınca 2000’li yıllardan itibaren sözüm ona özgürlükçü demokrasi adı altında, yenidünya düzeni adı altında çeşitli oyunlar sahnelenerek iktidar edilenler, milletimizi ve devletimizi …

Değerli dostlarım! Anayasa değişikliği iktidarın ağzında sakız olmaya devam ediyor. Anayasa da anayasa, anayasa da anayasa… Anayasa, uymak için var ama anayasaya uymamak gelenek haline gelmişse. İsteyen istediği karara “ben bunu kabul ederim”, “şunu kabul etmek” gibi bir ayrıcalık ortaya koyuyorsa. Hukukçular herkes kendi kafasına göre yorumlar yaparak farklı anlamlar çıkartıyorsa; anayasa olsa ne olur, olmasa ne olur? Diğer dönemlerde …

Bu makalenin başlığı olan sorunun cevabını bütün herkes merek ediyor ama şimdilerde kimse cesaretle bu sorunun cevabını veremiyor. Çünkü bu sorunun cevabı çok kişinin maskesini düşürür de ondan. 1980’li senelerde yayın hayatına başlayan İcmal dergisinde baş yazar olarak yazıları yayınlanan Prof. Dr. Haydar Baş’ın “kavgaların menşei” adlı bir makalesini okumuştum. Makalede “Dünyadaki bütün kavgaların, savaşların temelinde inançların yattığını, kullanılan silahların …