Peygamberimizi sorgulamak kimin haddine?

Allah’ın seçtiği mekânlar, zamanlar ve insanlar vardır. Seçen ve karar veren yüce Allah olduğu için sorgulamak ve itiraz etmek kulun haddine değildir.

Seçilmişler içinde öyle biri var ki; yaratılan her şeyin varlığına sebep olan Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.a.)’dir.

Bu konuda birkaç hatırlatma yapalım müsaadenizle:

Önce bir hadisi kutside: “Allah, seni kendi nurumdan, diğer şeyleri de senin nurundan yarattım, buyurdu” buyurmuştur. (İmam-ı Ahmed, Müsned 4-127)

Sonra da bu konudaki ayeti kerimeyi paylaşarak konumuza açıklık getirmeye çalışalım:

Enbiya suresi 107. Ayeti kerimede: “(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik” buyrulmuştur.

Kur’an’ı Kerim’de buyurulan bu ayet-i kerime; sadece insanlara değil bilinen bilinmeyen her ne kadar âlem varsa, onlara da Hz. Muhammed’in rahmet olarak gönderildiği haber verilmiştir. Bu bilgiler ışığında “Habibim sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım” hadis-i kutsisi üzerinde yapılan tartışmaların da ne kadar yersiz olduğu anlaşılmaktadır. Zaten yaratılış gayesine bakıldığında bu anlam açıkça görülecektir.

Rahmetin boyutunu biz mi bileceğiz yoksa Onu ve bizi yoktan yaratan Allah mı? Onun gücünü ve yetkisini kim sorgulayabilir ki? Allah, Peygamberimize habibim (sevgilim) demiş noktayı koymuştur. Âşık ile maşukun hallerini kim bilebilir?

En önemli davranış biçimi olan güzel ahlaka erişmek için bile Hz. Muhammed’e ihtiyacımız olduğu hadiste ve ayette haber verilmiştir.

Öncelikle Kalem suresi 4. ayette onun ahlakının yüce olduğu haber verilmekte: “Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.”

Sonra da insanların ahlakının ancak kendisiyle tamamlanacağını Peygamber Efendimiz haber vermektedir: “Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” (Müsned, 2/381)

İman iddiasında bulunanların şüphe duymadan Peygamberin söz ve fiillerini başına taç etmesi onu adım adım takip etmesi gerekmektedir.  Edebe uygun olanı da budur. Bu iman ve sevda işidir. Sevdadan yoksun olanlara bunu anlatmak zordur. Vesselam.

O’nun gibi düşünmek O’nun gibi davranmak Müslümanın şiarı olması gerekirken O’nun şahsını, davranışını, söz ve fiillerini sorgulamak ne kadar büyük bir yanlıştır.

Hem O’nu sevmek ve sevgi yolunda hayırlı işlerde bulunmak neden yanlış olsun ki? “Kişi sevdiği ile beraberdir” hadisi, “Habibim, sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım” hadis-i kutsisi önümüzde dururken…

O’nun sevmek O’nu dinlemek her şeyde örnek almak, hatırlamak, şefaatini ve cennette beraber olmayı murat etmek gibi güzel işler dururken O’nun yetkisini ve şefaatini sorgulamak ne büyük bir gaflettir. Allah bizleri bu tehlikeden korusun. Âmin.

Önerilen Makale

Atatürk ve Mevlit Kandili Hutbesi -2-

(…dünkü yazının devamı) “…Peygamberimizin pembe beyaz olup pek sevimli ve güzel olan yüzünden nurlar akardı. …