Ramazan kurtuluş ayıdır

On bir ayın sultanı Ramazan ayının diğer aylara olan üstünlüğü, Yüce Allah’ın seçmesi ve takdiri ile olduğuna göre biz kullara düşen görev zahiri ve batını değerlerini idrak etmeye çalışmak olmalıdır.

Bu ayın diğer aylardan belirgin derecede farkı olduğuna göre mutlaka farkındalıkları yakalamaya çalışmalıyız.

Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadisi şeriflerinde Ramazan ayını üç kısımda değerlendirmiştir:

“Ramazan ayının başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtuluştur.” (İbn Huzeyme, Sahih, Sıyam, 3/191, No:1887)

Bu günlerde Ramazanın ilk kısmı olan rahmet iklimini yaşıyoruz. Daha sonra mağfiret kısmını idrak edeceğiz. Hemen ardından; cehennemden azat kısmını idrak edeceğiz.

Zaman su gibi akıp gitmekte, zamanı gereği gibi uyanıklıkla değerlendirenler istifade etmekte, gaflet içerisinde bulunanlar ise sadece bakakalmaktadırlar. Bu ayda; rahmetin, bereketin diğer aylara ve zamanlara nazaran daha fazla olduğu beyan edilmiştir;

Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) öyle anlatıyor: “Resûlullah (s.a.v.) buyurdular ki:

“Âdemoğlunun her ameli katlanır. (Zira Cenab-ı Hakk’ın bu husustaki sünneti şudur:) Hayır ameller en az on misliyle yazılır, bu yedi yüz misline kadar çıkar. Allah Teâlâ Hazretleri (bir hadis-i kutside) şöyle buyurmuştur: “Oruç bu kaideden hariçtir. Çünkü o sırf benim içindir, ben de onu (dilediğim gibi) mükâfatlandıracağım. Kulum benim için şehvetini, yiyeceğini terk etti”(Kütüb-i Sitte; 3082)

Yüce Peygamber; biz kullara adeta; “uyanık olun, size sunulan bu fırsatları sonuna kadar değerlendirin.” İkazında bulunmaktadır.

Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet edilen bir Hadisi Şerifte de şöyle buyrulmuştur;

“Resul-i Ekrem (s.a.v.) minbere çıktı ve:

Âmin, Âmin, Âmin! Dedi.

Resul-i Ekrem’e (s.a.v.) Ey Allah’ın Resulü, Minbere çıktınız ve üç kere âmin dediniz! (Bunun hikmeti nedir?) Dendi. Bunun üzerine O (s.a.v.):

Cebrail bana geldi ve ‘Kim Ramazan ayına yetişir, affa uğramaz ve sonunda ateşe girerse, Allah onu uzaklaştırsın!’ Dedi ve bana:

‘Sen de âmin de!’ Dedi, ben de:

Âmin! Dedim. Sonra:

‘Kim anne ve babasına yetiştiği halde onlara iyilik etmez, sonunda ölür ve ateşe girerse, Allah onu uzaklaştırsın!’ Dedi ve bana:

‘Sen de âmin de!’ Dedi, ben de:

Âmin! Dedim. Sonra da:

‘Sen yanında anıldığın halde sana salâvat getirmeyip, ölen sonunda da ateşe giren kimseyi Allah uzak etsin!’ Dedi ve bana da:

‘Sen de âmin de!’ Dedi, ben de:

Âmin! Dedim.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned,2/254; Tirmizi, Daavat,No:2539.)

Rahmet ve bereketin en yoğun bir şekilde ortaya çıktığı, ayetler ve hadisi şeriflerle haber verildiği; Ramazan ayındaki fırsatları değerlendiremediğimiz takdirde, sonrasında işimizin biraz daha zor olacağı muhakkaktır.

Allah’ın rahmet ve mağfiret kapısının sürekli açık olduğu muhakkaktır ama o kapıdan girmenin kolay olduğu zamanlar vardır, zor zamanlar vardır. Kapının önünde engeller vardır, yol kesenler vardır. Ama Ramazan’da yol kesenlerin fonksiyonu en aza indirilmiştir.

Yüce Allah, nefisimizle ve şeytanla mücadele konusunda Ramazan ayına özel bir avantaj daha lütfetmiştir. Bu avantajı Yüce Peygamberimiz bize müjde olarak şöyle duyurmuştur: “Ramazan ayı girdiği zaman cennet kapıları açılır; cehennem kapıları kilitlenir; şeytanlar zincire vurulur.” (Buhârî, Müslim)

Fırsatları değerlendirerek sağlık, bereket ve huzur içerisinde bir Ramazan geçirmeyi Rabbimizden niyaz ederiz.

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …