Ramazan muhasebesi

23 Mart Perşembe günü itibariyle bu yılki kameri aylardan, üç ayların sonuncusu; sağlık, sıhhat, afiyet; bereket, mağfiret, iyilik adına ne varsa onun coştuğu, insanların sevdaya koştuğu; mübarek Ramazan hoş geldi, sefa geldi.

Ramazan’la birlikte insanlığın gündeminde birinci sıraya oturacak olan oruç ibadeti, hayatı anlamak adına; insanlığı farklı bir düşünce ufkuna taşımaktadır.

Belirtilen bir zaman aralığında yemekten, içmekten ve nefsi münasebetlerden uzak kalarak, açlık ve yokluk çekenleri bir nebze olsun anlamak için tarihi bir fırsattır.

Meşhur bir atasözünde; “tok acın halinden anlamaz” buyrulmakla, bu gerçeğin altı çizilmesine rağmen, genellikle insanlar zorunlu kalmadığı müddetçe açlığı değil de tokluğu tercih ettiğinden, açlık ve sefalet çekenler anlaşılmaktan uzak kalmışlardır.

İnsanların sosyal adaletten, sosyal devletten ve sosyal dayanışmadan bahsedebilmesine ve bunları hayata geçirmesine en büyük yardımcı etken oruçtur.

Oruç açlığın, yokluğun, anlaşılması için insanın eğitimi için çok gerekli ve önemli bir etkendir.

Yüce Allah, insanlık tarihi ile birlikte orucu insanlara emir ve tavsiyede bulunmakla, açlığı yaşayarak anlamayı, dolayısıyla hayatı anlamamızı istemiştir. Bu gerçek Kur’an-ı Kerim’de, Bakara suresinde şöylece dile getirilmiştir;

“Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.” (Bakara, 183)

Oruç, riyası olmayan bir ibadettir. Oruç ibadetinin, riyanın karışmadığı bir ibadet olmasının sebebi; açlığın ve susuzluğun bizzat yaşanmasından kaynaklanmaktadır.

Orucun sır ve hikmetlerine eremeyen, imanın lezzetini tadamayan, ilimden ve irfandan nasibi az ya da yok olanlar, maalesef oruçla alakalı diğer işlere riya katmaktan geri durmamış, riya ve gösterişi iftar sofralarına taşımışlardır.

Böylece iftar sofraları, israf sofralarına dönüşmüş, açların yedirilmesi içirilmesi emredilmesine rağmen, toklar ve zenginler tercih edilmiştir.

Deprem dolayısıyla sıkıntılı günlerden geçtiğimiz bir döneme rastlayan Ramazan ayını her yönden iyi değerlendirmeliyiz. Kendimizi muhasebe etmeli, kulluğumuzu sorgulamalıyız. İbadet konusunda eksikliklerimizi tamamlamaya gayret etmeliyiz. Ramazan günlerini yoğun olarak yardımlaşma ve dayanışma içerisinden geçirmeyi düşünmeli ihtiyaç sahiplerine bir şekilde yardımcı olmalıyız. Deprem bölgesinde çadırlarda yaşayan vatandaşlarımızı hayal edip empati yapmayı unutmamalıyız.

Değerli okurlarımızın, milletimizin ve İslam âleminin Ramazan’ını tebrik ediyoruz.

Önerilen Makale

Atatürk, Allah’a dua ederek yardım isterdi

Kurtuluş mücadelesi yıllarından itibaren İngiliz ve Yunan ajanlarının sinsi gayretleriyle dini bütün, imanı sağlam Gazi …