Regaib Kandilinin ardından

Cenabı Hakk’a şükürler olsun ki seçilmiş zamanlardan olan Recep ayına girdik ve ilk mübarek gece olarak biz Muhammed ümmetine hediye edilen Regaib gecesini idrak ettik.

Merhum Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın bizlere sağlığında tarif ettiği ibadetleri, gayretleri ortaya koyduk. Gecenin feyzinden, bereketinden, muhabbetinden elde ettiğimiz kazançlarda O’nun emeklerini unutmak imkânsızdır. O’nunla yollarımızı kesiştiren Rabb’imize her geçen gün daha da şükrediyorum.

Yazımızın başında bir hakkı sahibine vermeye çalıştık. Ancak benim üzerinde duracağım konu mübarek gün ve gecelerin kıymetini yok etmek isteyen nasipsizlerin faaliyetleridir.

Eskiden ağzı olan konuşuyor diye bir tabir kullanırdık şimdi internet ve akıllı telefon devri olduğu için sosyal medyanın sayesinde “akıllı telefonu olanın yazdığı bir ortamda bir delinin attığı taşı kırk akıllının çıkarmakta zorlandığı bir devri yaşıyoruz.”

Bu yaşanan sıkıntının temelinde, din adına otorite olması gereken Diyanet vardır. Çünkü bugüne kadar sadece hutbelerde mübarek gün ve geceleri ilan eden bir hutbe dışında; sebeplerini, kaynaklarını halkımızın önüne koymadılar. Ya da din görevlilerini bu konuda halkı uyarmalarını için gerekli bilgilerle donatmadılar. Meydanı boş bulan sözde birkaç ilahiyatçı da çıkıp milletin inancına şüphe sokmaya kalkışınca, saf vatandaşlardan bazıları ister istemez sosyal medyada yalan yanlış bilgileri paylaşmaya kalkışınca saf beyinler zehirlenmektedir.

Mübarek gün ve geceler bu milletin inancına, kültürüne yerleşmiş olduğu zamanlarda; toplumsal huzura, yardımlaşmaya, birlik beraberliğe büyük katkılar sağlardı. Küsler barışır, insanlar böyle gün ve gecelerde günahtan uzaklaşır, hayır hasenat yarışına girerdi. Benim çocukluğumda Kilis’te gazinolar, içkili lokantalar vardı. O gazinolar, içkili lokantalar, mübarek gün ve gecelerde sahipleri tarafından gönüllü olarak kapatılırdı. Çoluk çocuk hep beraber camilere gidilirdi. Mevlitler okunur, zikirler yapılır; yemekler, tatlılar dağıtılırdı.

Şimdi bunları görmenin çok zor olduğu zamanları yaşıyoruz. Bunda en çok etkili olan sözde din âlimi denilen, yeni yetme bazı ilahiyatçılardır. Ve bir de sahiplenemeyen Diyanet camiasıdır…

Bizler de bu tehlikeli akımın seline kapılabilirdik. Bizim şansımız, Haydar Baş hocamız gibi bir gönül ve ilim adamını tanımaktır.

Regaib Kandili programından eve döndük. Meltem Televizyonunda Regaib Kandili özel canlı yayında mevlit dinledik. Arkasından 1996 yılında Regaib Kandilinde merhum Haydar Baş hocamızın yaptığı bir sohbeti yayınladılar. Nihat Hekimoğlu kardeşimiz hocamıza bir soru soruyor: “Hocam bazıları bu mübarek geceleri inkâr ediyor ne dersiniz?”

Hocamız şöyle cevap veriyordu: “Allah, kullarının önüne önemli bazı kapılar açar. Bu kapıdan kulum girsin de onu affedeyim diye. Ancak nasibi olmayanların da gözü kör olur ve o nasibi göremez ve kapıdan da içeri giremez. Böyle gün ve geceleri Allah bize ikram olarak vermiş ve Peygamberimizin bizatihi hadisleri ve uygulamaları meydanda. Bu güne kadar ulema da zaten bunu hayatına yansıtmış. Bunu nasıl inkâr edeceksin? Ama dediğimiz gibi bu iş nasip meselesidir. Siz kimseye bakmayın ve nasiplenmeye çalışın…”

Bizim de dostlarımıza ya da daha önce yanlış düşünenlere tavsiyemiz odur ki: Önümüzde var olan mübarek gün ve geceleri en güzel şekilde değerlendirsinler.  Tövbe ve ibadete ağırlık verelim. Belki de bir daha elimize geçmeyecek bu önemli fırsatları boşuna kaçırmayalım. Allah nasip kapısından bizleri boş çevirmesin.

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …