Sadakanın gizli mi açık mı verilmesinin hangisinin daha faziletli olduğu noktasında çeşitli görüşler vardır.
Biz çağın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın görüşlerinin edebe ve ölçüye daha uygun olduğu kanaatini taşıdığımız için O’nun bu konudaki tespitlerini önemsiyoruz ve Zekât eserinden paylaşıyoruz:
Peygamberimiz (s.a.v.) buyurur:
“Yedi sınıf insan vardır ki, Allah onları kıyamet gününde kendi gölgesinde gölgelendirecektir. Adil hükümdar, Allah’ın ibadetinde büyüyüp yetişen genç, çıkıp tekrar dönünceye kadar mescide kalbi bağlı olan kişi, buluştuklarında da ayrıldıklarında da Allah sevgisinde birlesin birbirini seven iki kişi, güzel ve mevki sahibi kadın, kendisini nefsine çağırdığında, ‘Ben Alemlerin Rabbi olan Allah’ tan korkarım diyen namuslu kişi, sağ elinin verdiğini sol eli bilemeyecek derecede verdiği sadakayı gizli veren insan, kimsenin bulunmadığı yerde Allah’ı zikredip de gözleri dolu dolu olan kişi.”
Bunun için geçmiş büyükler sadakaları gizli vermekte o kadar ileri gitmişlerdi ki, dilenci körün eline parayı verince, tanınmamak için konuşmazlardı.
Bazıları da uyandığında anlamasın diye, dilenirken uyuyanın eline veya elbisesine parayı koyarlardı. Bazıları fakirin geçtiği yola atar, bazıları vekillerine verip, fakire vermesini söylerdi. Bütün bunlar fakirin, parayı kim tarafından verildiği anlaşılmasın diye yapılırdı.
Aynı zamanda başkasının görmemesine de büyük önem verirlerdi, zira başkası görse, kalplerinde gösteriş belireceğinden korkardı. Gerçi başkaları yanında verilirken de cimrilik kalpten silinir ama onun yerini gösteriş alabilir. Bu iki huy da insanı felakete götürür.
Kesin olarak gösterişçilikten emin olan kalabalıkta verdiği takdirde başkalarının da sevinerek vereceklerini biliyorsa, açıkça vermesi daha iyidir. Böyle kimseler, insanların kendisini övmesini veya yermesi bir tutan kişilerdir. İşlerinin gerçek yüzünü Yüce Allah’ın bilmesini kâfi görürler.
Sadakanın gizli verilmesini teşvik eden ayetler vardır:
“Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık hayra sarf edenler var ya onların mükâfatları Allah katındadır. Onlara korku yoktur, üzüntü de çekmezler.” (Bakara / 274).
“Allah’ın Kitabını okuyup ona uyanlar, namazı hakkıyla ifa edenler ve kendilerine nasip ettiğimiz imkânlardan, gizli ve aşikâr olarak hayır yolunda harcayanlar, ziyan ihtimali olmayan bir ticaret umarlar,” (Fatır / 39).
“Eğer sadakaları (zekât ve benzeri hayırları) açıktan verirseniz ne ala! Eğer onu fakirlere gizlice verirseniz, işte bu sizin için daha hayırlıdır. Allah da bu sebeple sizin günahlarınızı örter. Allah, yapmakta olduklarınızı bilir.” (Bakara / 271).
“Bir iyiliği açıklar yahut gizlerseniz veya bir kötülüğü (açıklamayıp) affederseniz, şüphesiz Allah da ziyadesiyle affedici ve Kadir’dir.” (Nisa / 149).
Zekât olsun, sadaka olsun yapılan hayırların gizli yapılması, aşikâr yapılmasından üstün sayılmıştır, zira gizlice yapılan hayırlar riya ve gösterişten uzak olması sebebiyle hem Allah’ın rızasına daha uygundur hem de insan haysiyet ve şerefini muhafaza bakımından daha faydalıdır.” (Prof. Dr. Haydar Baş / Kur’an ve Sünnet Işığında İslam İlmihali Zekât /Sayfa/136-145).