Seçimler dolayısıyla hizmete talip olan Belediye Başkan adaylarını da gözlemledik. Meğer ne kadar da milletine hizmet sevdalısı varmış? İnsanın gözü yaşarıyor(!) iktidar olmak için o kadar gayret ediyorlar ki, evini barkını satıyor, akla hayale sığmaz paralar harcıyor, gece gündüz çaba sarf ediyor.
Sorunca da “Nefsim için istiyorsam namerdim, amacım vatana millete hizmet” diyor…
Millete hizmete talip olanların, anayasal hak olarak seçme ve seçilme haklarına sahip olması yeter şart olarak görülse de vizyon, bilgi, beceri, fikir ve gönül boyutu göz önüne alınmamaktadır. Hele bir de ahlaki olarak belli bir seviyeye erişemeyen, nefsi ihtirasları kontrol altına alınamayan biri iktidar edildiği takdirde; hizmete geldiği yerden, insanlara karşı haksız davranışlar sergilemekte, hizmeti kendi menfaatine tahsis etmektedir…
Şimdi Allah aşkına kendi kendinize bir sorun değerli dostlar; hangi seçmen bu şartları göz önünde bulundurup tercihini kullanmaktadır.
Oyunu kullanmayı düşündüğü kimseyi seçerken; gerçekten vatana millete en güzel şekilde hizmet edeceği için mi? Kendi menfaatine uygun düştüğü için mi? Yoksa da babadan atadan kalma partizanlık inadının kurbanı olarak mı seçmektedir?
Bugüne kadar oluşan siyaset maalesef oy verme bilincine erişmeyen vatandaş ekseninde şekillenmiştir. Bu tespiti laf olsun torba dolsun diye yapan biri değilim.
Bağımsız Türkiye Partisinin ilk kurulduğu günden bu yana çeşitli görevlerde bulunmuş, defalarca partimin milletvekilliği adaylığında bulunmuş, yıllardır MYK üyeliği görevini yerine getirmeye çalışan biri olarak sahada yaşadıklarıma dayanarak bu tespiti yapıyorum.
Oyuna talip olduğunuz kimselerin çoğu cebinize, elinize bakıyor. Bazısı açık ve net olarak vereceği oyun bedelini belirliyor. Bu manzara karşısında bu ülkede seçme ve seçilme ne kadar sağlıklı olabilir?
Başkalarının eline muhtaç bırakılmış, yoksulluk ve işsizlik kıskacına alınmış seçmen, akıl ve ruh sağlığını da kaybettiği için 5 yıl gibi bir geleceğini 1 öğüne tercih etme gafletine düşmektedir.
Hâlbuki sadece aklını kullanıp birkaç dakika düşünebilse; 1 öğüne ya da basit bir şahsi menfaate karşılık geleceğini, yarınlarını, evlatlarının hakkını heba ettiğini anlayacaktır.
Siyasette bu kısır döngü mutlaka kırılmalıdır. Oy vermenin ne anlama geldiği tercihinin “namusu ile alakalı” olduğu bilinci halkımızın kendi geleceği adına önem arz etmektedir.
Her oy bir söz, her oy bir namus, her oy bir değer görüldüğü bilincine erişilmeden yapılan seçim ne seçene ne seçilene bir fayda sağlamayacaktır.
Seçmen isterse bu kısır döngü kırılır. Yapılacak tek şey seçmenin kendini satılık bir meta olmaktan kurtarmasıdır. Bir defa yapılan kirli teklifleri elinin tersiyle reddedecek. Vicdanının sesine kulak verecek, yapacağı işlerin hesabını mutlaka Allah’a vereceğini hatırlayacak. Gerisi kolaydır. Beklenen değişim bir anda gerçekleşmiş, yarınlarımız kurtulmuş olacaktır. Umudumuz odur ki bu işi gençler halledecektir.