Şunu baştan kabul edelim ki toplumun temeli insandır. İnsanı düzeltmeden hiçbir şeyi düzeltemezsiniz.
Bu sebeple Prof. Dr. Haydar Baş hocamız dava edindiği ve bir ömür verdiği mücadelenin adını “iman ve insan” koymuştur.
Prof. Dr. Haydar Baş, fikrinde oluşturduğu temiz toplum idealinin temeline insanı oturtmuş, insanın irşadının da kâmil insan önderliğinde gerçekleşebileceğini hem izah etmiş, hem de yaşam şekliyle bunu ispat etmiştir.
Onun mücadelesini temelden ele aldığımız zaman adım adım zirveye doğru çıkan ve yetişmiş insanlardan oluşan temiz toplumun teşkilinin gerekliliğini vaz etmeye başladığını, bu sistemin uygulanabilmesi için de siyasi bir mücadelenin gereğini ortaya koyduğunu görürüz.
Belli bir noktaya kadar ferdi mücadelenin ve insanın kemale ermesinin yeterli olduğu; ancak geniş kitlelerin korunabilmesi, yaşanabilir bir hayata ve ekonomik bağımsızlıklarına kavuşabilmeleri; milli ve dini bütünlüğün sağlanabilmesi için siyasi bir otoritenin gerektiğini de belirtmiş, Bağımsız Türkiye Partisi adı altında siyasi mücadeleyi de başlatmıştır.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamız, siyasi çalışmalara bir çerçeve çizerek “biz siyasetimizi ibadet için yaparız” ifadesiyle doğru sistemin insanların inançlarını dahi yaşayabilmeleri için gerek şart olduğunun altını çizmiştir.
Doğru yönetilemeyen insanların hali güneşte eriyen buza, ateşte yanıp kül olan şeylere benzemektedir.
Adil olmayan, faiz ve haram üzerine kurulan bir sistemde insanların kendini koruyabilmeleri ne kadar mümkündür?
Hâlbuki sistemin kendisinin harama giden yolları tıkadığı, helal kazancı teşvik ettiği; iş ve aş kaygısının duyulmadığı, adaletle yönetildiği bir sistemde yaşadığı takdirde daha mutlu bir hayat sürebileceği meydandadır.
Demek oluyor ki yanlış bir sistem, birçok değerleri öğüterek; hakkı, adaleti, helal kazancı ortadan kaldırarak çarpık bir toplum yapısı oluşturmaktadır. Bu sebeple de ilahi sistemler, beşer eliyle bozularak insanların kötü yönetimlerle hayatlarını boşa harcamalarını sağlamaktadır.
Bu bilgiler ışığında hak ve adalet içine mesut ve müreffeh bir hayat sürebilmek için doğru temeller üzerine oturtulmuş bir sisteme ihtiyaç vardır. Dolayısıyla bu sistemi sağlayacak bir siyaset, ibadetin ta kendisidir.
Hakça bir yaşam, özgürce bir hayat için doğru bir sisteme; o sistemi oluşturacak bir de siyasete ihtiyaç vardır. Bunun da adı ibadet anlayışlı siyasettir.
Siyaset ve ibadet ayrımı ya da tercihinin ne kadar anlamsız bir ifade olduğunu takdirlerinize sunuyorum değerli dostlarım.
Dün çağın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın bugün Av. Hüseyin Baş’ın ortaya koyduğu Bağımsız Türkiye Partisi mücadelesi; siyasetin ibadete, bu gerçeğin ete kemiğe bürünmüş halidir.
Peygamber Efendimizin bir hadislerinde, “Bir saat adaletle hükmetmek, altmış sene nafile ibadetten hayırlıdır” buyurduğu ve mahkeme salonlarında yazılan “Adalet mülkün temelidir” sözünün anlamını tefekkür edersek, maksadımızın daha iyi anlaşılacağını umut ederiz vesselam…