Siyasetin dili her gün daha çirkinleşmektedir. İktidar kanadından olsun muhalefet kanadından olsun genel olarak kavgacı bir mantık, kavgacı bir dil tercih edilmekte, böylece siyasi tansiyon her geçen gün daha da yükselmektedir.
Bu gidişat Allah korusun halk tabanına yayılmaya başlarsa işte o zaman başımıza türlü belaların açılması mukadderdir.
Vatandaşlarımıza tavsiyemiz; sakın bu gibi provokasyonlara gelip de birbirlerinizle kavga etmeyin, siz yukardakilere uymayın, aman dikkat!
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün halka hitabında “efendiler”, “aziz Türk milleti”, “aziz vatandaşlarım” gibi o latif ve yumuşak tavırlarından günümüz siyasetçilerinin alabilecek çok dersleri vardır.
Elbette örnek alınacak o kadar çok değerlerimiz var ki. Yunus Emre’miz, Hacı Bektaş-i Velimiz, Mevlana’mız ve daha nice erenlerin dilinden sözünden almamız gereken çok ibretler vardır.
Yunus Emre’miz bu dünyada kavga etmek için hiçbir sebep görmez. Her ne olursa olsun mutlaka dostluğu ve gönül yapmayı tavsiye eder. Yunus Emre bir beytinde kulluk vazifesini ne güzel tarif eder: “Biz gelmedik dava için, bizim işimiz sevda için, dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldik.”
Ağır ifadelerle gönlü kırılan halkın desteğini almak mümkün değildir. Hiç bir siyasetçi, siyaset dilini güzelleştirmeden kimseden istediği desteği alamaz. Siyasetçi kuşatıcı ve yapıcı olmak zorundadır.
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız sıklıkla devletin yapısının “baba devlet” konumunda olmasını, yönetenlerin de “baba” gibi davranmasını tavsiye ederdi. Yönetenler kendi konumunu “baba” olarak görebilse hayırlı ya da hayırsız bütün evlatlarını ayırt etmeden onlara bakmak zorunda olduğunu da bilirdi.
Bir baba evladını dışlayamaz, kapı önüne koyamaz. İslam inancında babanın evlada zekâtının düşmemesi, babanın evladına bakmak zorunda olduğundandır.
Bir baba evladına küfür edemez, bir baba evladını aç koyamaz, bir baba evladını aşağılayamaz.
Eğer bizi idare edenlerden bugün kötü söz işitiliyorsa; halkımız aç bırakılıyorsa, itiraz edenlere hak arayanlara kapı gösterilip “git” deniyorsa bu yapıda bir kusur vardır.
Bu devlet yapısı “baba devlet” olmaktan bizi idare edenler de “baba” olmaktan çok uzaktır.
Rahmetli Celal Mısır Hocamızın meşhur duasıyla yazımızı bitirelim: Allah encamımızı (sonumuzu) hayreylesin. Âmin!