Bugün itibariyle on bir ayın sultanı; affın, rahmetin ve bereketin zirve haline ulaştığı Ramazan ayının sonuna ulaşmış bulunuyoruz. Nasip olursa yarın Ramazan Bayramını idrak edeceğiz. Şimdiden Ramazan Bayramınızı en içten duygularımla kutluyorum.
Sevabıyla günahıyla, noksanıyla tamamıyla bir ay gibi zamanı, ibadet yoğunluğuyla geçirdik. Kimileri ilgi duydu; orucuyla, namazıyla, zekâtıyla, elinden gelen gayreti ortaya koydu. Kimileri işin ibadet boyutuyla ilgilenmeden normal hayatına devam etti. Oruç gibi namaz gibi zekât gibi önemli ibadetlerle ilgilenmedi.
Bizim kimsenin inancıyla alakalı bir sorunumuz yoktur. İnanır ya da inanmaz, uygun gördüğü hayat anlayışına göre yaşamını devam ettirir. Hesabını da Allah’a verir.
İnancımıza göre yüce Allah’ın insanları yaratış gayesinin kulluk olduğunu biliyoruz. Çünkü yüce Allah bunu Kur’an’ı Kerimde emir olarak ortaya koyuyor.
“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat 56)
İnsanoğlunun canlılığı devam ettiği yani ölümle karşı karşıya kalacağı ana kadar asli görevi olan kulluk hakkında sorumluluğu devam edecektir.
Ramazan, kişinin kendini muhasebe etme noktasında önemli bir fırsattı. Ama bu önemli fırsatı değerlendiremeyenler için de kapılar kapanmış değildir. Her ne şartta olunursa olunsun yüce Allah biz kullarına tövbe kapısını açık bırakmış ve kulluk görevlerine dönmeleri için son nefese kadar fırsat sağlamıştır. Çünkü insanoğlu her ne şartta olursa olsun dönüşü mutlaka Allah’a olacaktır.
Tövbe konusunda yüce Allah’ın buyruklarından bir kaçını paylaşalım:
“Kim bir kötülük yapar veya nefsine zulmeder de sonra Allah’tan bağışlanma dilerse, şüphesiz Allah’ı çok bağışlayıcı ve çok merhamet edici olarak bulur.” (Nisa 110)
“Kim işlediği bu haksızlıktan sonra tevbe eder ve hâlini düzeltirse, şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder. Çünkü Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.” (Maide 39)
“Rabbiniz, içinizde taşıdığınız niyet ve düşüncelerinizi en iyi bilendir. Eğer siz bir kısım hatalardan sonra hâlini düzeltenlerden olursanız, şüphesiz Allah, günahlarından içten tevbe edip kendisine yönelenlere karşı çok bağışlayıcıdır.” (İsra 25)
Yüce Allah, yarattığı akıl sahipleri için onun kulluk görevine dönüşüne imkân tanımış ve yaptığı yanlıştan dönmesi için de tövbe kapısını sürekli açık tutmuştur. Kulluk görevini idrak edenlerin de bu görevlerini son nefeslerine kadar devam ettirmesini istemiştir. Bu sebeple ne kadar düşsek de kalksak da, günahla iç içe olsak da tövbe kapısından ayrılmadan kulluk şuurunu bir an önce yakalayıp son nefese kadar kulluk görevini devam ettirmeliyiz.