Sosyal ve toplumsal o kadar çok sorunumuz var ki hangisine “bir dokunsan bin ah sesi geliyor.” Muhterem hocam Prof. Dr. Haydar Baş, bendenize “sosyal konularda yaz” dediği zaman belki de bu kadar sosyal sorunlara vakıf olamıyordum.
Olaylara, fertten topluma, sosyal açıdan bakmak, gözden kaçan bazı gerçekleri daha güzel görmeme vesile oldu. Bana bu konuda da yeni ufuklar açan hocama ne kadar teşekkür etsem azdır.
Toplumda sosyal olayları inceleyen, sözde birçok dernek, sivil ya da resmi kuruluş yok değil, ama işlevlerini istenildiği şekilde yerine getirdiklerine inanmıyorum. Çünkü ülkemizde yandaşlık moda olmuştur.
Meltem medya grubu ve Yeni Mesaj Gazetesi başta olmak üzere, olayları aklıselim ve toplumsal açıdan doğru dürüst tahlil edebilen kişi ya da kuruluş sayısı oldukça azdır. Diğerleri hangi görüşe bağlı ise olayları o açıdan değerlendirmekte, böylece gerçek yine gizlenmekte, teşhis doğru yapılmayınca tedavi yanlış olmakta, toplumsal yaralar kangren olmaktadır.
Ferdi ve toplumsal sorunlar diz boyu olmuş, cevap bekleyen sorular toplum nazarında hala cevapsızdır.
Yaşanan çok ciddi sorunları doğru okumak şöyle dursun; yanlışı daha yanlışa çekmek sorunu daha içinden çıkılmaz hale getirmek için adeta yarış yapılmaktadır. Böylece hasta şifa beklerken, hastalığın şiddeti artmaktadır.
Sorun, toplumu ilgilendiren hemen her konuda devam etmektedir. Bütün sorunların çözümünde sağlıklı sonuç, ancak ve ancak sağlıklı teşhis neticesinde elde edilebilir.
Dindar olduğunu iddia eden kimselerin 16 yılı aşkın zamandan beri iktidarda olmasına rağmen, dindarlık oranında eksilme olduğu gibi din istismarcılarının sayısında neden artış olduğu, doğru dürüst araştırılmalıdır.
Madde bağımlılığı ya da uyuşturucu kullanımı toplumun her katmanına ve her yaş grubuna inmişse, hala sağlıklı bir teşhis ve tedavinin ortaya neden konamadığı izah edilmelidir.
Düne kadar çocuklarımız güvende zannediyorduk ama yaşanan son olaylar, çocukları oyun alanlarına, parklara bile göndermenin sakıncalı olduğu bir hale gelmiştir. Sapıklık küçük çocuklara bile tecavüz edilecek boyutlara varmışsa, bunun izahı mutlak yapılmalıdır.
Her biri bir kitap boyutunda açıklama bekleyen sosyal hastalıklar yandaş olmayan kimseler tarafından ortaya konmalı, gerçek kişilerden çare için yardım talep edilmelidir.
Bu güne kadar, iktidar sahipleri maalesef sosyal meselelerin doğru teşhis edilmesi ve tedavisi hakkında çok da başarılı olamadı. “Aynası iştir kişinin; lafa bakılmaz.”
Dileyelim sorumluluk yüklenen kimseler, sosyal meselelerin teşhis ve tedavisinde doğru insanlara görev versin; doğruların konuşulmasına, yazılmasına meydan versin. “Dediğim dedik, çaldığım düdük” anlayışından vaz geçsin.
Uğur Kepekçi
6 Temmuz 2018