Üzerinde bu kadar uğraşılan, bu kadar saçma, saçma olduğu kadar sinsice planlar kurulan, türlü çeşitli oyunlar oynanan bizden başka bir millet yoktur desek yeridir.
Her sıkıntılı dönemlerde mesaj zincirleri ve rüyalar gündeme gelir. Saf vatandaşlar da sözüm ona görevini yerine getirmek için sözde bilgiyi yayarlar.
Kimisi dini içerik arz eden, kimisi farklı konular içeren videolar ya da bir yazı metni hazırlanır. Nasıl seçildiğini bilemediğim bazı kişilere gerek cep mesajıyla ya da videolarla bir algı oluşturulmaya çalışılır.
Mesaj kendisine ulaşan zavallılar başlarlar yaymaya. İnanç zafiyetine düşürülen bir toplumdan başka ne beklenebilir ki? Nasılsa elinin altında akıllı telefon, “akılsızlığını akıllı telefonla örttüğü için de mutlu oluyor” tabi ki…
Necip Fazıl Kısakürek’in yıllar önce okuduğum “bedahet” isimli makalesini aktarayım: “Size bir büyücü gelse, ya da rüyanızda size biri dese ki; cuma günü kırmızı elbise giyerek sokağa çıkarsanız ölürsünüz! Söylenen bu söze önce inanmazsınız, ama cuma günü gelince de kırmızı elbise giymezsiniz! Ya doğru çıkarsa psikolojisiyle…Fakat size Kuran’la Peygamberle gönderilen haberler arasında falan günahı işlerseniz cehennemde yanarsınız denir. Buna inanırsınız ama o günahtan da kaçmazsınız, yani yapmazsınız. Bu ne tezattır!”
İşte bu hadiseler, toplum mühendisleri tarafından tahlil edilen milletimizin geldiği durumu tahlil etmek amacına, ya da beyinleri farklı işlerle meşgul edip, “cambaz ipte” senaryolarına yönelik işlerdir.
Millet olarak hep başkalarının gündemiyle uğraşır ve beyinleri işgal edilmiş bir toplum haline getirildik.
Her sıkıntılı dönemde bu tip saçmalıklar çıkar ortaya. Özellikle de sözde dindarlar tarafından atılır bu iddialar.
Şimdi de korona virüsten kurtulmanın yolu çıkmış o dolaşıyor sosyal medyada: “Bizatihi peygamber efendimizi rüyasında gören biri, inanan inanmayan herkes sumak suyu içerse biiznillah kurtulurmuş” videoları ve mesajları dolaşıyor.
Bunu deneyen çok kişi korona virüsle hayat mücadelesi veriyor…
Şimdi kafalarda dine ve peygambere atfedilen bu senaryo sayesinde, doğruyu bulabilecek kişilerin de önü kesiliyor.
Bırakın bu tip saçmalıkları; dinimizi ve peygamberimizi kullanmayın ve kullandırtmayın.
Ben size rüya değil, gerçek olan bir mesaj vereyim. Peygamberimiz bir hadislerinde buyuruyor ki:
“Size iki emanet bırakıyorum. Onlara yapışırsanız asla sapıtmazsınız. Bunlardan biri, Allah’ın yüce kitabı Kur’an-ı Kerim, diğeri ise Ehl-i Beyt’im, ıtretimdir” (Müslim, Sahih, Fedail’us-Sahabe, 36; Darimî, Sünen, II/431-432; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III/14, 26, 59).
Siz de rüya değil gerçek olan bu Peygamber mesajını başkalarına değil kendi gönlünüze yollayın ve hayatınıza tatbik edin. Hem dünyanız hem de ahiretiniz kurtulur…Bırakın şu ölüm senaryolarını, korkularını!
“Sizi bir çamurdan yaratan, sonra ölüm zamanını takdir eden ancak O’dur. Bir de O’nun katında muayyen bir ecel vardır. Siz hâlâ şüphe ediyorsunuz.” (Enam suresi /Ayet 2)
Bırakın sumak falan hikayelerini de Allah’ın gerçek çağrısına koşun: “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; parçalanmayın…” (Al-i İmran suresi / Ayet 103)
Uğur Kepekçi