Surda bir gedik açtık

Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın her sözü, ciltler dolusu kitap yazılacak kadar kodlarla doludur. Her bir duyuşunuzda her bir okuyuşunuzda farklı bir kapı açılır gönlünüzde. Çünkü onun beslendiği kaynak bellidir. O Ali Kapısının önünde, Ali evinin eşiğinde, Ali gönlünün baş köşesinde bir hayat yaşadı…

Rahmetli Haydar Hocamız, Peygamber Efendimizin bir hadisi şeriflerinde ilmin şehrine açılan kapıyı şöylece tarif ettiğini bildiği için o kapıya yönelmişti: “Ben ilmin şehriyim Ali ise kapısıdır. İlmi isteyen kimse kapıdan girmelidir.” (Tirmizi)

Prof. Dr. Haydar Baş yazdığı Ehl-i Beyt külliyatının Hz. İmam Ali eserinde buna çok güzel bir şekilde temas etmiştir.

“Yüce Allah, âlemlerin Rabbi; Resülullah ise âlemlere rahmet peygamberdir. Resulullah (s.a.v.) ilmin ve hikmetin şehri; Hz. Ali ise kapısıdır. Allah’ın koruması ve ismeti altındaki Resulullah’ın ilim şehrine giden yolların hepsi Ali kapsından geçer. Hak yollar Ali kapısına çıkar. Ali kapısı ise Resulullah şehrine açılır? Resulullah’ın şehrinde ise Yüce Allah bulunur, orası tevhit şehridir.” (Hz. İmam Ali / Prof. Dr. Haydar Baş / önsözden)

Resulullah(s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde Hz. Ali efendimizin önemini işaret etmek maksadıyla şu ifadeleri kullanmıştır: “Ali’yi seven beni sevmiş olur, beni seven de Allah’ı sevmiş olur, Ali’ye buğzeden bana buğzetmiş olur, bana buğzeden de Allah’a buğzetmiş olur” (et-Tabarani “Mucem el-Kebir” c.23, s.380, Hadis No: 901)

Resulullah ashabına hitaben; “Size sarıldığınız müddetçe benden sonra asla delalete düşmeyeceğiniz kimseyi tanıtayım mı?” “Evet, ya Resûlallah” dediklerinde; “O, Ali’dir” buyurdu. (İmam Ali/sayfa 95/ Prof. Dr. Haydar Baş)

Bu hadisi şerif Prof. Dr. Haydar Baş’ın delalete düşmeden bir hayat sürdüğünü; sıratı müstakim üzere bir hayat ve mutlu sona ulaştığının ispatıdır.

O ömründe Allahın ona verdiği görevi eksiksiz yerine getirdi. Ve beden olarak aramızdan ayrıldı.

Vefat haberini duyunca bayram eden bazı münafıklar, aymaz ve cahiller, bir de ne görsünler; ölümsüzlük sırrına erenin ruh olarak daha etkin görev üslendiğine, fikirlerinin ölmeyeceğine şahit oldular. Sığındıkları sözde sağlam kaleler, taptıkları putlar yıkılmaya, kendi karanlıklarında saklamaya çalıştıkları gerçekler meydana çıkmaya başladı.

Vefatının üzerinden henüz bir ay bile geçmeden, halkımızın BTP teşkilatlarına, kayıt olmak için müracaatlarındaki artış; teşkilat mensubu arkadaşlarımıza, gece gündüz taziye mesajları ulaşması karşısında münafıkları bir telaş aldı.

Telaşa gerek yoktur. Bu kapı büyük bir kapıdır, içerisi de bir okyanus kadar geniştir. Haydar Hocanın gönül dergahında herkese yer var. Ehl-i Beyt nefesi almak Atatürk’ün hedeflerini gerçekleştirmek isteyen bağımsızlık karakterinde olan herkese bu kapıda yer var. Bu rahmet selinin önüne kimse geçemez! Seller çağladı, çağlayan oldu artık…

Ne demişti Rahmetli Hocamız “Ben görsem de görmesem de bizim devrimiz başladı”

Baba Baş’la başlayan süreç, Oğul Hüseyin Baş’ta, sayısız Haydar Başlar safta “güneş ufuktan şimdi doğar yürüyelim arkadaşlar” sedalarıyla yola devam ediyor.

Şairin dediği gibi “Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes / Ey kahpe rüzgâr artık ne yandan esersen es…”

Uğur Kepekçi

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …