Tevhidin merkezinde buluşmak

İnsanoğlu ne çile çektiyse, kendi eliyle icat ettiği ayrılıklardan, farklılıklardan, nefisi görüş ve anlayışlarındandır.

İnsanın yaratılışına karar veren yüce Allah, yaratıp dünya sahnesine yolladığı ilk insanı peygamber olarak tayin etmesi; ebedi huzurun, barışın ve mutluluğun reçetesini de kendisinin karar kıldığı değişmez bir hakikattir.

Hz. Âdem’in oğlu, Kabilin kardeşi Habil’i öldürmekle icat ettiği kan dökmekle ve Allah’a isyan hareketini başlamakla birlikte, ayrılık ve farklılıkların icadı gündeme gelmiş oldu.

Allah Teâlâ farklı dönemlerde yolladığı peygamberlerle yeniden birlik, huzur ve barışın reçetesini yollamış, tekrar tekrar tevhidin merkezini işaret etmiştir.

Son peygamber Hz. Muhammed(s.a.a.) ve Onun Ehl-i Beyti’yle birlikte tevhidin merkezi tekrar kıyamete kadar işaret edilmiş, ebedi kurtuluşun reçetesi bildirilmiştir.

Kan ve zulmün, haksızlık ve adaletsizliğin hüküm sürdüğü dünyamızda, çağın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş “Tevhidin Merkezi Ehli Beyt’tir” çıkışıyla evrensel çağrının altını tekrar çizmiş, kıyamete kadar geçerli merkezi işaret etmiştir.

Ömrünün sonuna kadar da bu davanın mümessili olmuş, hiçbir fedakârlıktan kaçınmamıştır.

Prof. Dr. Haydar Baş, “İslam dünyasında asırlardır ekilen ayrılık tohumlarının ortadan kaldırılmasına, İslam dünyasında hayırlı oluşlara ve dirilişlere sebebiyet verebilecek olan adresin Ehl-i Beyt olduğunu” her fırsatta dile getirmiştir.

İnsanlığın yolunu ve yönünü kaybettiği, gerçek İslam anlayışından uzaklaştırılmaya çalışıldığı her dönemde; Ehl-i Beyt her zaman kurtuluşa çağrı niteliği taşımıştır.

Yarın, İslâm âlemi için çok büyük bir öneme haiz olan Gadr-i Hum Bayramını idrak edeceğiz.

Bu önemli bayram öncesinde, Ehl-i Beyt hakkında nazil olan ayet ve hadislerden bir kısmını hatırlatarak gönlümüzde muhabbetli bir zemin oluşmasına katkı sağlayalım:

Asırlar önce, yönünü ve yolunu kaybettiği zamanda ümmetine ve insanlığa kurtuluşun adresini haber veren Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.v.) efendimiz, kurtuluşun Ehl-i Beyt’i sevmek ve yoluna tabi olmakla gerçekleşebileceğini haber vermiştir.

Bir hadisi şerifte Ehl-i Beyt’e tabi olmanın gereği şöyle işaret edilmiştir:

“Benim Ehl-i Beyt’imin sizin içinizdeki misali, Hz. Nuh’un kavmi içerisindeki Hz. Nuh’un gemisi gibidir. Kim gemiye binerse necat bulur, kim binmezse helak olur.” Buyurmuştur. (Suyuti, Tefsir’i Hulafa, s.573; Taberani, Mu’cem’ül Kebir, s. 78)

Bir Ayeti Kerimede de Ehl-i Beyt’in Allah tarafından koruma altına alındığını haber vererek onlara Hak katında verilen değer işaret edilmiştir.

“Ey Ehlibeyt, gerçekten Allah, sizden kiri (her türlü günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister? (Ahzab, 33)

Onun emanetleri hükmünde olan neslini sevmemizi yüce Allah emir buyurmuştur;

“De ki, Ben bu (peygamberliğimi tebliğime) karşılık yakınlarıma sevgiden başka sizden hiçbir ücret istemiyorum.” (Şura, 23)

Prof. Dr. Haydar Baş’ın bir ömür Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt’tir haykırışı; bu konuda ortaya koyduğu gayretler, kader planında oluşacak yeni oluşlara zemin teşkil edecek, gönüllerde Ehl-i Beyt sevdasının yeniden yeşermesine sebebiyet verecek; mutluluk, huzur ve kurtuluşun yolu aralanacaktır. İnşallah…

Uğur Kepekçi

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …