Umre dönüşü muhasebe

Kıymetli okurlarımızdan yaklaşık 2 ay gibi bir zaman ayrı kaldık. Yapmakta olduğumuz Umre tur rehberliği nedeniyle; 10 gün ara ile iki defa kutsal topraklarda bulunmak, dolayısıyla yazılarımıza ara vermek durumunda kaldık.

Pandemi nedeniyle kutsal topraklara gidemeyenler, kutsal mekânların yeniden ziyarete açılmasını fırsat bularak Umre ibadeti yapmak için yoğun bir şekilde Mekke ve Medine’ye gitmeye başladılar.

Şahit olduğum için şu tespiti yapmak istiyorum; yıllardır gidip geldiğim kutsal toprakları hiç bu kadar kalabalık görmedim. İnanılmaz bir kalabalık olunca ve Suudi makamlarının kendilerince aldıkları önlemler ya da kararlar da eklenince insanların ibadetlerini daha zor yapabildiklerini gördük.

Bir hadisi şerifte haber verilen Ravza-ı Mutahhara diye adlandırılan bölgede “Evimle minberim arası, Cennet bahçelerinden bir bahçedir.” (Tecrid-i Sarih Tercümesi, IV, 268). Şeklinde müjdelenen yerde namaz kılmak için yapılan randevu sistemi uygulaması, gerçekten de insanlara kolaylık sağlamış değil.

Randevu sistemindeki aksaklıklar, ziyaretçilerin çok daha büyük izdihamlar ve zorluklar yaşamasına sebebiyet vermektedir. Uygulamada meydana gelen aksaklıkların giderilmesi için daha uygulanabilir bir yolun bulunması ve yetkililerin daha farklı çözümler bulmasının gereğine inanıyorum.

Medine’de peygamber mescidinde (Mescid-i Nebevi) daha önce titizlikle uygulanan imamın önünde namaza durmamaya gösterilen hassasiyetin ortadan kalktığına; onlarca yüzlerce saflar halinde cemaatin imamın önünde namaza durmasına müsaade edildiği, büyük bir yanlış uygulamaya da şahit olduk.

Kâbe’de tavaf alanına sadece ihramlıları almak için uygulanan yasağın uygulanabilir olmasının mümkün olmadığını gördük. Uygulanan bu yasağın insanların mikat sınırı diye adlandırılan yerlere gitmeden ihram elbisesi giyerek tavaf alanına girme yolunu seçtiklerini gördük.

İnsanları çileden çıkartan bir uygulama da protokol tavafları olduğunu gördük. Resmi bir misafir geldiği zaman eli silahlı askerlerin kalabalık koruma ekiplerinin aldıkları önlemler diğer ziyaretçilerin Kâbe’de yapılan tavaf ibadetini daha zora soktuğunu, dolayısıyla ibadette huşuyu ortadan kaldırdığını gördük.

Velhasıl kutsal mekânların dahi ahir zaman alametlerinden etkilendiğini söylersek abartmış olmayacağız. Allah sonumuzu hayreylesin.

Kalabalıklara rağmen, gerek Suudi makamlarının gerek ziyaretçilerin hatalarına rağmen, kutsal toprakların feyz ve muhabbetini tatmak; Hac ve Umre görevini yerine getirmek için her türlü fedakârlığa katlanıp bu mübarek görevleri yerine getirmenin bir ömür değer niteliğinde olduğunu da unutmamak lazımdır.

Yazımızda belirttiğimiz aksaklıklarının giderildiği takdirde daha rahat daha muhabbetli ibadet ortamına kavuşulacağına inandığımız için bazı konulara temas etmeyi uygun gördük. Rabbim Umre ve Hac görevlerini yerine getirmeyi gönülden isteyen herkese nasip eylesin. Âmin.

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …