Vurdumduymazlık, ilgisizlik, toplumsal bir hal olarak toplumun bünyesine o kadar yerleşti ki; vatandaşın hali “üzerine yılanı atsan kıpırdamaz” durumuna döndü.
Herkes kendi menfaati adına, gününü kurtarmak ve kendi gemisini kurtarmak vaziyetini benimsedi. Toplumsal sorunlar, ekonomik ve ruhsal sorunlar başta olmak üzere, vatandaşı her yönden kuşatma altına almış, milletin kıpırdar hali kalmamıştır.
Bu toplumsal sorunların en tehlikeli durumudur. Toplumsal tehlikelerin doruk noktası olan bu durum, toplumun tabii duyarlılık reflekslerini öldürdü. Allah korusun halimiz Karadenizlinin fıkrasına döndü. Arz edeyim efendim…
Hastalığına kimseyi inandıramayan Karadenizli mezar taşına şöyle yazdırmış: “Hastayum dedim inanmadınız, ölüyrum dedim inanmadınız, eee gördünüz mi ne oldi?
Bu fıkrayı görünce tefekkür ettim. Gördüm ki vatandaşın halini anlatmakta tam isabetli bir fıkra olduğu kanaatine vardım.
Şöyle bir tefekkür edelim:
Vatandaş “açım, yoksulluk çekiyorum” diyor, hükümet inanmıyor.
Çalışanlar “Verdiğiniz asgari ücret yoksulluk ve açlık sınırının çok altında geçinemiyoruz” diyor, hükümet duymuyor.
Yokluk ve yoksulluk suçları tetikliyor, toplum lime lime dökülüyor, kimse görmüyor.
Sokaklar madde bağımlısı, çocuk denecek yaşlarda gençlerle doldu. Her han, her yerde topluma tehlike saçıyor. Ölüyor, öldürüyor. Çare bulan yok.
Üniversite bitiren vatandaşlar işsiz geziyor, Sayın Cumhurbaşkanı “her üniversite bitirene iş bulmak zorunda değiliz” diyor.
Yap, işlet, devret modelleriyle geçmediğimiz köprüden, kullanmadığımız tesislerden dolayı herkesin cebinden para aşırılıyor. Vatandaş “zaten paramız yok bu alınan para haksızlık, hırsızlık diyor” kimsenin sesi çıkmıyor.
Kadın cinayetleri bir türlü önlenemiyor. Eskiden her gün teröre kurban giden vatandaş haberleri duyardık. Şimdi her gün kaç kadın öldürüldü diye elimiz yüreğimizde korkuyla bekliyoruz. Kadınlar “ölüyoruz, bizi koruyun diye haykırıyor”, ne toplumsal ne de hukuki köklü bir çözüm bulunamıyor.
“Maden işletme hakkımız Lozan’da gizli bir maddeyle elimizden alındı, 2023 den sonra her şey yoluna girecek” yalanı ile yılladır vatandaşın gözüne perde çeken iktidar sahipleri; meğer madenlerimizi yabancılara peşkeş çekmiş; millet uyutulmuş. İktidar sahipleri tarafından yıllardır binlerce maden arama ruhsatları verilmiş, ocaklar kurulmuş, madenler çıkartılmış. Her yerin maden kaynadığı meydana çıkmaya devam ediyor. Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, yıllardır; “madenlerimize dokunmayın, yabancılara satmayın. Ben onlarla size kıyamete kadar bakarım. Yokluk, yoksulluk çekmezsiniz” diyor. Ne iktidar, ne muhalefet umursamıyor, duymuyor, konuşmuyor.
Her yönden sıkıntı altında olan vatandaş, feryat ediyor duyan yoktur. Vatandaşın sesini duymazsanız, Karadenizlinin mezar taşına yazdırdığı gibi “eee gördünüz mü ne oldi?” Demekten korkuyoruz.
Uğur Kepekçi