Yalancılara acı bir azap vardır

Yalancılık hem Allah’ın hem Peygamber’in bildirdiği büyük suçlardan biridir. Toplumsal felaketlerin kaynağı da olan yalan iyi ahlak sahibi hiçbir kimsenin kabul edebileceği şey değildir. Öyle ki iman etmemiş bazı insan toplulukları, batıl dinler ve inanışlarda dahi yalan çirkin görülmüştür.

Yalancının akıbeti hakkında bir ayeti kerimede şöyle buyurulmuştur:

“Yalan ve iftirayı meslek hâline getiren ve günaha düşkün olan herkesin vay hâline!” (Casiye / 7)

Yalancılığın kalbi bir hastalık olduğu konusunda da ayeti kerimede haber verilmiştir:

“Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap vardır.” (Bakara / 10)

Yalan, Peygamberimiz tarafından Müslümanda görmek istemediği bir tavırdır. Peygamberimiz yalancılığı, münafıklık alameti olarak işaret etmiştir.

“Münafığın belirtisi üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman sözünde durmaz, kendisine bir şey emanet edildiği zaman hıyanet eder.” (Buhari, İman, 2/24, (I,14))

Ama maalesef yalan insanların aşı, ekmeği, aldığı nefesi konumuna gelmiş herkes kendince bir bahane bularak yalancılardan olmuşlar.

Dönün bakın etrafınıza, adeta dünyanın yalana teslim olduğunu görürsünüz. İnsanoğlu menfaati gereği pervasızca yalan söylemeyi adet haline getirmiştir. Yalan sayesinde dünyalık elde edenleri, dünyadaki cezadan kurtulanları görenler; geçici imtihan dünyasında aldanmıştır.

Elde edilen geçici menfaatin kurbanı olanlar da yalan söylemeyi kendilerine hal edinmişler. Adım adım yalan yolunda, yalan adımlarla, yalana doğru yol almışlar. Böylece doğru yoldan da sapmışlardır.

İktidar sahipleri iktidarını, makam sahipleri makamlarını, menfaat sahipleri menfaatlerini ellerinde tutmak için her yola başvurmuş, yalanı sıradan bir iş haline dönüştürmüşlerdir.

Dünyada yalancılığı kendine hal edinenlerin bilmeleri gereken şudur ki; geçici dünya hayatında belki yalanla bir şeyler elde edebilirsiniz. Belki bazı suçlarınızı saklayabilirsiniz. Ancak ahiret hayatında kimse gerçekleri saklayamayacak. Hem de kendi suçlarını bizatihi kendileri ifade edecektir. Çünkü yüce Allah hesap gününde kimsenin yalan söylemesine müsaade etmeyeceğini Kuran-ı Kerim’de beyan etmektedir:

“O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir. O, Rahmandır. O gün insanlar O’na karşı konuşmaya yetkili değillerdir.

Ruh (Cebrail) ve melekler saf saf olup durduğu gün, Rahman’ın izin verdiklerinden başkaları konuşmazlar; konuşan da doğruyu söyler.

İşte o, kesin olarak gelecek gündür. O halde dileyen Rabbine varan bir yol tutsun.

Biz, yakın bir azap ile sizi uyardık. O gün kişi önceden yaptıklarına bakacak ve inkârcı kişi: ‘Keşke toprak olsaydım!’ diyecektir.” (Nebe /37-40)

Yalancılar şunu bilmeli ki, yalanla ancak bu dünyada dümen çevirebilir, insanları aldatabilirsiniz. Ama yüce Allah’ı asla aldatamazsınız! Her şeye rağmen, hayatını doğruluk üzere bina eden, etrafına doğruluğu tavsiye edenler mevcuttur.

Makalemizi bilge insan, doğruluğun simgesi ve adresi, Prof. Dr. Haydar Baş’ın şu eşsiz ifadesiyle bitirelim:

“Hakk’a koşun, Hakk’la olun, haklı ile olun, haklı olun. Hepiniz Hakk’a emanet olun.”

Önerilen Makale

Allah tuzakları boşa çıkartacaktır

İnsanoğlu yaratılışından bu yana genellikle hakkına razı olmamış elde etmek istediğini güçle ve hileyle elde …