Kur’an’ın anlaşılması, sırlarının çözülmesi, onunla amel edilmesi için bilen ve ehliyet sahibi kimselerden faydalanmalıdır.
Özellikle “bilen ve ehliyet sahibi” sözcüğünü kullandık.
Çünkü Kur’an, her önüne gelenin sırlarını çözebilmesi ve anlaması mümkün olsaydı, Peygamberlere gerek kalmazdır.
Kur’an’ı yorumlamak, Allah’ın ilim verdiği kimselerin dışında, her önüne gelen alimin ya da sözde ilahiyatçıların dahi bu yetkiye sahibi olduğuna inanmıyorum.
Son asırlarda iman etmediği halde Kur’an’a Hadise anlam vermeye kalkışan oryantalistler ve diyalogcuların tahribatlarını asla unutamayız.
Dinlerarası diyalog faaliyetleriyle birlikte var olan tüm ölçülerimiz tarumar edilmiştir. Tahribat; milletimizin yıllardır istifade ettiği orijinal temel dini eserlere kadar ulaşmıştır. Bu konudaki eserlerden istifade ederken, gayet dikkatli davranmak gerekmektedir.
Sinsice tahribat daha çok orijinal eserlerin sadeleştirilmesi esnasında yapılmaktadır. Önceleri “okuyun Kur’an’ı, ne anlıyorsanız öyle davranın” denilerek, sıradan insanların bile Kur’an ve Hadis hakkında söz söylemesine zemin hazırlandı.
Sonra da orijinal eserler sadeleştirmek adına; aslından saptırılarak okuyuculara sunuldu. Zaten çok bilgili olmayan normal vatandaşların da hazırlanan bu tuzaklara düşürülmeleri kolaylaştırıldı.
Bu konuda öncelikle, itimat edilen eserler daha rahat kullanılmıştır. Vatandaşın gözünde sağlam ve doğru olarak bilinen temel eserler, tefsir ya da mealler, Veda Hutbesi metinleri, güya sadeleştirmek adına; kendi görüşleri doğrultusunda değiştirilmiştir.
Özellikle Internet üzerinde bu işler ölçüsüz bir halde devam etmekte ve dolayısıyla insanımızın düşünce dünyası ifsat edilmektedir.
Kur’an-ı Kerim meal ve tefsirleri arasında milletimiz tarafından itimat edilen 1935 yılında yayınlanan Diyanet İşleri Reisliği Neşriyatından “HAK DİNİ KUR’AN DİLİ Yeni Mealli Türkçe Tefsir” adlı orijinal eseri mevcuttur.
Elmalılı Hamdi Yazır Efendi eserinde; Nahl suresi 43. Ayetine şu anlamı vermiştir. “Senden evvel de Resul olarak başka değil, ancak kendilerine vahy verdiğimiz erler göndermişizdir, bilmiyorsanız zikir ehline sorun”
Gerek internetteki bazı sitelerde gerekse de yazılı eserlerde, Elmalılı Kur’an Meal ve Tefsirinde Nahl suresi 43. ayeti sadeleştirilmek adına, aslından farklı olarak değiştirilmiştir.
Karşılaştığımız bu eserlerde “Elmalılı Meali” ya da “Elmalılı Tefsiri” adı kullanılarak Nahl suresi 43. ayetinde geçen “bilmediklerinizi zikir ehline sorun” ifadesi, “bilmediklerinizi Tevrat ve İncil âlimlerine sorunuz” diye değiştirilmiştir. Bu sıradan bir olay değildir. (Bu meseleye 22.04.2010 tarihli Yeni Mesaj Gazetesindeki makalemizde değinmiştik.)
Diyalog tuzağına düşenler ve oryantalistler dışında hiçbir tefsir ya da meallerde bu manaya rastlamadık…
Yaptığımız araştırmada “zikir ehli” yerine “bir bilene sorun” denmiş ama o bilenin kim olduğu belirtilmemiştir. Ama Ehl-i Beyt imamları bu ayette geçen zikir ehlinden kastın kendileri olduğunu beyan etmiştir:
“Bilmiyorsanız zikir ehline sorun.” (Nahl, 43) İmam Muhammed Bakır buyuruyor: “Bu ayet nazil olduğunda, İmam Ali buyurdu ki, “zikir ehli biziz; yüce Allah kitabında bizi kast etmiştir.” (Prof. Dr. Haydar Baş / Ehl-i Beyt-1/ Yeni Mesaj 23.6.2015
Kur’an, yeni çağın nefsini ve kendini bilmeyen yorumcularının idrakine sunulamayacak kadar önemlidir. Kur’an’ı okuyacak anlayacak yaşayacağız ama Ehl-i Beyt anlayışıyla…
Uğur Kepekçi