Zafer sadece savaşla değil, ekonomi ile de kazanıldı

30 Ağustos Zafer Bayramı bütün yurtta coşkuyla kutlandı. Sözde terörsüz Türkiye faaliyetlerinin, komisyon çalışmalarının, gölgesi altında yaşanan bu bayram Türk Milletinin tavrını ortaya koymasına vesile oldu. Her yerde Türk Bayraklarının daha coşkuyla dalgalandırılması Atatürk vurgusunun öne çıkması geleceğimiz için bizi daha fazla umutlandırdı. Türk halkı adeta “bu vatan bizimdir, bizim kalacak” tavrını ortaya koymuştur.

Devlet erkanının ve vatandaşımızın katılımlarıyla yaşanan bayram coşkusunun yanında dikkat çeken bir kutlama Bağımsız Türkiye Partisinin İstanbul’da salon kutlaması oldu.

Gönül isterdi ki bütün siyasi partiler kendi çapında bu zafer coşkusunu düzenleyecekleri programlarla kutlasınlar. Ama maalesef siyasi partiler arasında yine sadece Bağımsız Türkiye Partisi Zafer Bayramı’nı çoluk çocuk bir arada marşlarla andımızı okumakla milli folklor gösterileriyle kutladı.

Bağımsız Türkiye Partisi, lideri Hüseyin Baş’la, kadrolarıyla, bu milli bayramı da diğer milli bayramlar gibi Ebedi Genel Başkanımız Çağın Bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın tavsiyesiyle kutladılar.

Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın milli bayramları kutlamak hassasiyeti ile alakalı sözünü hatırlatmakta fayda var: “Milli bayramları kutlamayanlar, dini bayramları kutlayamazlar.”

Milli bayramlarda evlerimize bayrak asmak konusundaki hassasiyeti de şöyleydi:

“Evlerinize Türk bayrağı asın, eğer asmazsanız başka milletlerin askerleri kendi bayraklarını asarlar”

Zafer Bayramı programında programın final konuşmasını BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş yaparak önemli konulara temas etti. Ancak zafer vurgusu tespiti çok çarpıcı ifadelerdi. Konuşmanın bir bölümünü paylaşmakta fayda görmekteyiz.

“Zafer dediğimiz şey bir bütün ve eğer sadece düşmanın Anadolu’dan postallarının temizlemesi olsaydı konu, yani tek konumuz düşman işgal etmesin gitsin olsaydı, 30 Ağustos Zaferi’nden sonra bir şey yapılmazdı. Ama ne yapılıyor? Deniyor ki; ‘Bu zafer yetmez. Eğer bu topraktaki hakimiyet benim olacaksa, bu devlet benimdir diyebileceksem, Türk milleti olarak benim şu şu şu finansal, ekonomik ve sosyolojik çalışmaları yapmam lazım’ diyor.

Dolayısıyla ‘tam bağımsızlık ve zafer benimdir’ diyebilmen için ne gerekiyormuş? Limanlar yabancıların olmayacak. Limanlar senin olacak. ‘Özelleştirdim, para aldım, şu kadar yılda kâr ettim’, geç o işi. Bu liman senin olacak. Köprüler, otoyollar senin olacak. Madenler senin olacak. Bankalar senin olacak. Eğer senin olursa sen ‘zafer benim’ diyebiliyorsun. Çünkü o kadar yıllık bir mücadelenin sonunda Atatürk yetinmiyor. Bütün bunları hayata geçirmeye çalışıyor. O halde bugün biz, zafer kazandığımız günlerin ne yazık ki gerisine düşmüş vaziyetteyiz. Dün bize yabancı unsurların rica dahi edemeyeceği şeyleri bugün biz hayata geçirebiliyoruz. Ekonomik faaliyet anlamında söylüyorum.

Dolayısıyla tam bağımsız bir Türkiye hayal ediyorsak bunun tam bağımsız bir ekonomik ayağı olmak zorunda. Aradan 100 yıl geçiyor ve kim çıkıyor artık? Bir Haydar Hoca çıkıyor ve diyor ki: ‘Evet, benim o zaferi bugün de taşımam ve yaşamam için bu ekonomik bağımsızlığı tam anlamıyla elime almam lazım’ deyip bir model ortaya koyuyor. İşte bizler o bağımsızlığı hayata geçirecek modelin bugün yaşayan temsilcileriyiz. O yüzden bu zafer bizim hakkımızdır. ‘Bu zafer bizim kutlamaya sahip olduğumuz haktır’ diyorum. Hepimizin zaferini kutluyorum.”

Önerilen Makale

Muhammed-i Aşk sırrına erenlere selam olsun

Yine senin aşkınla coştum ya Resulallah Gece gündüz peşinden koştum ya Resulallah Damla idim göl …