Yıllar önce ekonomiyi düzeltmek, vatandaşı refaha kavuşturmak için büyük vaatlerle iktidar olanlar vatandaşı açlığa mahkûm ettiler. Elde ettikleri meclis çoğunluğuna, tek adam rejimiyle yönetildiği güçlü bir iktidara rağmen 22 yıl gibi bir zaman iktidarda oldukları halde çözüm yoktur. Hala “biraz daha kemer sıkın az kaldı” diye milleti oyalamanın hiçbir mantığı yoktur. Bir avuç mutlu azınlık dışında vatandaş perişandır.
Sayın Erdoğan, 1993 yılında Refah Partisi saflarındayken Bursa’da yaptığı konuşmada hükümeti öyle bir eleştirmişti ki milleti bu hale getirenlere “zalim yönetim” diye de hakaret etmişti. Konuşmayı internet ortamında Erdoğan-simit- çay hesabı yazın video karşınıza çıkacaktır. Konuşmayı biz size aktaralım:
“Değerli kardeşlerim bakın, Çay 1.000 + simit 1.500 TL, eşittir, toplam 2 bin 500 TL. 5 kişilik bir aile günde 3 öğün çay-simit yerse: 2.500 x 5 = 12.500 TL. Onu da 3 öğünle ile çarpın etti mi 37.500 TL. Bir ayda ne eder, 1.125.000 TL. Asgari ücret ne kadar 910 bin lira. Bu zalim yönetim, bu aziz millete bir bardak çayla bir simidi bile layık görmüyor. Bunların peşinden nasıl gideceksiniz?”
Ekonominin başında olanlar da Sayın Cumhurbaşkanımız da hala “vatandaşı enflasyonun altında ezdirmeyeceğiz” demekle meşguldür. Bırakın ezilmeyi, vatandaş açlıktan ölüme mahkûm edilmiştir. Devletin kasası tam takır olmuş, borçlarla faizlerle ayakta tutulmaya çalışıldığı herkes tarafından bilinmektedir.
Türkiye iflas etmiştir. BTP lideri Hüseyin Baş’ın ifadesiyle Maliyet Bakanı Şimşek yönetmekten çok vergi tahsil ederek yabancıların alacaklarını tahsil etmeye çalışmaktadır. Sayın Şimşek Duyunu Umumiye memuru olarak harika (!) bir görev icra etmektedir.
Bir işletmenin kâr ya da zarar ettiğini bilmek için ileri derecede ekonomi bilgisine gerek yoktur. Biraz düşünme kabiliyeti olan yani deli olmayan herkes bilir kâr ya da zarar hesabını. En küçük işletme olarak mahalle bakkalını düşünelim. Yaptığı ticaret neticesinde sermayede artış olmamış, vitrindeki mallar azalmış, sattığını yerine koyacak bir gücü kalmamışsa; o bakkal için tehlike çanları çalmaya başlamıştır. Dükkânı açık tutmakta ısrar ederse bir gün iflas edecektir. Eğer dükkân kira ise mal sahibi elinden dükkânı alacaktır. Dükkân malı ise dükkânı satacaktır.
Şu anda yaşanan ekonomik tablo budur. Enflasyonu düşürmek adına talebi daraltmakla ekonomi batacaktır. Ayakta kalan son işletmeler satılacak, küçük esnaf kepenk kapatacak, vatandaş da açlıktan ölüme mahkûm edilecek. Ama iktidar ayakta kalmaya devam edecektir. Yönetenler şunu da bilmeli ki; devlet milletini mutlu etmek ve ona bakmak için vardır. Milletine bakmaktan, refahını sağlamaktan aciz olan hiçbir devlet, ayakta kalamamıştır. Bu sebeple “Ya devlet başa ya kuzgun leşe” denilmiştir.