Zannın çoğundan sakınmalıyız

İnsanoğlunun sosyal hayatta en çok düştüğü yanlış, ferdi ve toplumsal felaketlere zemin hazırlayan “zan” hastalığıdır. Zan: Görmediği ve aslını bilmediği bir şey hakkında fikrinde ve gönlünde kurguladığı şahsi fikir ve düşüncedir.

Nefsine ve şeytana aldanma şeklinde başlayıp fiiliyatta yanlışa sürükleyen bu hastalık sayesinde; kişinin gönül âleminde hastalık, ahirette ceza, dünyada ise kişisel ilişki bozukluğu şeklinde karşılığı vardır.

Özellikle dünyada huzuru yok eden zan sayesinde, zamanla kalpteki hastalık büyüdükçe kin ve nefret artar, ilişkiler bir hiç uğruna bozulmaya devam eder. Nice düşmanlıklar, insanın gönül âleminde “zan” sayesinde kök salar, cinayetlere katliamlara varan hatalara kadar sürükler. Sosyal hayatta bunun örnekleri gayet çoktur.

Önce kendi nefsimizden yola çıkarak kendimizle yüzleşmeye kalkışsak; kendimizin bile bu tuzağa sıklıkla düştüğümüzü görmüş oluruz. Kimse “zan” konusunda nefisini temize çıkartacak bir tavır sergilemeğe kalkışmasın. Allah (c.c.) tarafından korunmuş ve Allah’a gerçekten dost olmuş kimseler dışında; herkes bu tehlikeyle karşı karşıyadır.

Önemli olan açık yürekli bir şekilde kendimizi “zan” hakkında bilgilendirmek ve mümkün olduğu oranda uzaklaşabilmenin çabasını ortaya koyabilmektir.

Zan iki türlüdür.  1. Hüsnüzan (iyi niyet beslemek) 2. Suizan (kötü niyet beslemek)

İstenilen “zan” hüsnü zandır. Toplumsal barışı sağlayan, başkasının hatalı davranış biçimlerini dahi görmezden gelerek, gönül âleminin huzur bulması ve hastalıktan korunması bu yolla olur. Basit bir örnek verelim yarısı dolu olan bardağın iki tarifi vardır. Biri bardağın yarısı boştur. Diğeri bardağın yarısı doludur.

Bu iki tarif de doğrudur ama kişinin bakış açısını ele veren bir örnektir. Yarısı dolu tarifi: Olaylara zandan uzak kalmanın ve olumlu bakışın göstergesidir. Yarısı boş tarifi: Olaylara zan eksenli bakışın ve olumsuz bakışın göstergesini işaret eder.

Tehlikeli ve yasak kılınan suizandır. Bizleri yoktan var eden yüce Allah, Kuran-ı Keriminde zan konusunda biz kullarını uyarmış ve zannın çoğundan sakınmamızı istemiştir.

“Onların çoğunluğu zandan başkasına uymaz. Gerçekten zan ise, haktan hiçbir şeyi sağlayamaz. Şüphesiz Allah, onların işlemekte olduklarını bilendir.” (Yunus Suresi, 36. ayet)

“Bir de; kötü bir zan ile zanda bulunan münafık erkeklerle münafık kadınları ve müşrik erkeklerle müşrik kadınları azaplandırması için. O kötülük çemberi, tepelerine insin. Allah, onlara karşı gazablanmış, onları lanetlemiş ve onlara cehennemi hazırlamıştır. Varacakları yer ne kötüdür.” (Fetih Suresi, 6. ayet)

“Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin.) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir.”  (Hucurat Suresi, 12. ayet)

Uğur Kepekçi

 

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …