Zekât ve zikir

Kur’an-ı Kerimde zikir kelimesi ibadet kapsamına giren her ibadet için kullanılır. Prof. Dr. Haydar Baş hocamız Zekât şaheserinde bu nükteden bahsetmekte ve ilgili ayet ve hadisleri büyük bir ustalıkla önümüze sermektedir.

Gerçekten de içinde zikir nüktesi olmayan amelin, insana yükten ve kuru bir emekten öte bir şey olmadığını anlıyoruz.

Şimdi O’nun bu konudaki tespitlerini paylaşmaya çalışalım:

Zekât, İslam’ın beş şartından biridir. Bazı ibadetleri eda etmek için beden kuvveti, bazıları için mala sahip olmak, bazıları için ise hem beden gücü hem mala sahip olmak gerekir.

Zekât vermek belli bir miktar malı belli bir süre elinde tutanların yaptığı bir ibadettir. Zekât lügatte, temizlik, bolluk, artma anlamlarına gelir.

Fıkıhtaki anlamı ise, bir malin belli bir miktarını belli bir süre sonra bir kısım Müslümana Allah rızası için vermektir. Bütün ibadetler Allah’ı bilmek, O’na kul olmak, O’na kavuşmak için yapılır. Zekât da Allah’ı zikir içindir. Malın kırkta birini vermek, tasaddukta bulunmak, karz-ı hasende bulunmak; bunlar hep Allah’ı Zikir için yapılır. Yoksa insanın malı elinden gidecek, Allah’ı da hatırlatmayacak; o mali niye versin? Kul, malının zekâtını Allah emretti, diye veriyor. İşte bu zikirdir.

Nitekim âyet-i kerimede şöyle buyurulur:

“Namazı tam kılın, zekâtı hakkıyla verin, rükû edenlerle beraber rükû edin,” (Bakara / 43).

Maksadı Allah’a yürümek olan kul, Allah’ın zekât-sadaka yerine getirmekle, o verdikleriyle yol alıyor, tabiri câizse o verdiği şeyin sırtına biniyor. Kulun verdikleri adeta ona binek oluyor, burak oluyor. Allah’a taşıyor. Allah’a vâsıl olmak için, nefsin tezkiyesi ve terbiyesi şarttır. Kelime anlamı temizlenmek olan zekât zenginin malından fakirin hakkını temizlediği gibi, nefsi de tezkiye eder.

Bu mânâda Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor:

“Onların mallarından sadaka al; bununla onları (günahlardan) temizlersin, onları arıtıp yüceltirsin…” (tevbe /103).

Zekâtın günahları temizlediği müjdesini Hz. Peygamber de şöyle haber veriyor:

“Zekât vermek, günahlardan temizlenmeye bir vesiledir.”

Zekât, ayrıca insanın nefsini cimrilik hastalığından temizler.

Cimrilik ahlâk-ı zemimedendir (kötü ahlak). Her ahlakı zemime hâli, insanı Allah’tan uzaklaştırır. Ahlakı hamide (güzel ahlâk) hâli ise insanı Allah’a yaklaştırır. İbadetlerle ulaşılmak istenen ise, ahlâk-ı zemime hâlini ahlakı hamideye tebdil etmektir.

Bir başka hadiste Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

“Cömert insan, Allah’a yakındır, insanlara yakındır, Cennet’e yakındır, Cehennemden uzaktır. Cimri ise Allah’tan uzaktır, insanlardan uzaktır, Cennet’ten uzaktır; Cehenneme yakındır. Cömert bir cahil, cimri bir âbidden Allah’a daha sevimlidir.”

Mü’min zekât vererek nefsini cimrilik hastalığından tezkiye eder/temizler. Böylece kurtuluşa erer. (Prof. Dr. Haydar Baş, Kur’an ve Sünnet Işığında Büyük İslam İlmihali Zekât, Sayfa 169-171).

Önerilen Makale

Atatürk, Allah’a dua ederek yardım isterdi

Kurtuluş mücadelesi yıllarından itibaren İngiliz ve Yunan ajanlarının sinsi gayretleriyle dini bütün, imanı sağlam Gazi …