Zekât vermenin faziletleri

Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın “Kur’an ve Sünnet Işığında Büyük İslâm İlmihali Zekât” eserinden nasiplenmek adına zekât okumalarına devam ediyoruz.

Bu bölümde de zekâtın faziletlerini, verene neler kazandıracağını, dünyevi ve uhrevi kazanımlarını aktarmaya çalışacağız. İnşallah.

Cenab-ı Hak buyurdu ki: “Namazı kılın, zekâtı verin, önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah’ın katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı noksansız görür” (Bakara/110).

De ki: “Rabbim dilediği kimsenin nasibini bollaştırır, dilediğinin nasibini de kısar. Siz hayır yolunda her ne harcarsanız Allah Onun yerini doldurur. O rızık verenlerin en hayırlısıdır.” Sebe/39.

“Allah’ın Kitabını okuyup ona uyanlar, namazı hakkıyla ifa edenler ve kendilerine nasip ettiğimiz imkânlardan, gizli ve aşikâr olarak hayır yolunda harcayanlar, ziyan ihtimali olmayan bir ticaret umarlar ” (Fatır/39).

“O halde sen, akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver. Allah’ın rızasını isteyenler için bu, en iyisidir. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” Rum/38).

Hz. Fâtıma (aleyhisselam) buyurdu ki: “Allah sizin için imanı, şirkten arınmak; namazı büyük günahlardan temizlenmek, zekâtı nefsi temizlemek ve rızkı genişletmek; orucu ihlası kalıcılaştırmak, Haccı dini ayakta tutmak ve adaleti, kalpleri uzlaştırma aracı kıldı.”

Allah resulü bir hadislerinde de “zekât vermek, günahlardan temizlenmeye bir vesiledir” buyurur.

Kur’an-ı Kerimde zekât verenler için ahirette korku ve üzüntünün olmayacağı müjdesi vardır.

“İman edip iyi işler yapan, namaz kılan ve zekât verenler var ya, onların mükafatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmezler.” (Bakara /277).

Zekâtı verenlerin mahşerin şiddetinden muhafaza olunacağı hakkındaki şu ayete de verilmek istenen mesajı çok iyi anlamaya çalışmak lazımdır:

“Onlar ne ticaret ne alışverişin kendilerini Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.” (Nur/37)

Verilen sadakaların geri çevrilmeyeceği müjdesi verildiği halde insanların bu denli kârlı alışverişten neden kaçındığının izahı gerçekten de zor olsa gerektir:

“Allah’ın, kullarının tevbesini kabul edeceğini, sadakaları çevirmeyeceğini ve Allah’ın tevbeyi çok kabul eden ve pek esirgeyen olduğunu hâlâ bilmezler mi?” (Tevbe /104).

İmam Cafer Sâdık (aleyhisselam) “Kullarının tevbesini kabul eder, sadakalarını alır” Tevbe suresi 9. ayetle ilgili olarak dedesi İmam Zeyneabidin’den şöyle rivayet eder: “Ben garanti ediyorum ki, sadaka kulun eline geçmeden, Rabbin eline geçer.” Ve şöyle der: “Hiçbir şey yoktur ki, Allah ona bir meleği vekil kılmış olmasın. Sadaka hariç. Sadaka doğrudan Allah’ın eline geçer.”

Bu sebeple Ehli Beyt imamları sadaka verirken onu öper tazimle ihtiyaç sahibine uzatırlardı. Sadakayı verirken onu aracısız olarak Allah’a sunulmuş hediye olarak görmek ve yaşamak budur işte…” (Prof. Dr. Haydar Baş, Kur’an ve Sünnet Işığında Büyük İslam İlmihali Zekât, Sayfa 79-90).

Önerilen Makale

Atatürk’ün mersiye yazdığını duydunuz mu?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Aziz Atatürk hakkında ömrümüz boyunca makale yazsak konuşsak Onun vatanımıza, milletimize …