Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın zekat hakkında yazdığı şaheserde gerçekten çok farklı tespitler var. Farklı dememizdeki maksat, zekat hakkında bugüne kadar yazılan eserler arasında gerek tarz olarak gerek bakış olarak farklılık arz ettiği içindir.
Emsallerinde zekat meselesi dış kabuğu içinde sunulmuş, değerli hocamız kabuğu soyup içindeki lezzeti ve sırrını tespit ederek okuyucusuna sunmuştur. Zekat eserinden paylaşmaya devam edelim:
“Esasen, İslam’ın beş şartındaki ve ibadetlerdeki temel husus;
Allah’ı zikir ile O’nu tanımaktır. Ta-Ha Suresi’nin 14. ayetinde, “Hakikaten Benim Ben, Allah; Benden başka ilah yoktur. O halde, Bana kulluk et ve Beni zikretmek için namaz kıl” buyurulur. Yine oruç, hac ve konumuz itibariyle zekat ibadetindeki nükte; Allah’ı zikretmek, O’nu hatırlamaktır.
Konu buraya gelmişken bir hususu hatırlatalım. Elinizdeki eserin en önemli ayrıcalıklarından biri; zekat ile zikrullah ibadetlerinin yakın ilişkisini başlı başına bir konu olarak ele almasıdır. Zikredilen özelliğiyle bu sahada yazılan diğer eserlerden çok farklıdır.
Zekat aslında Allah’a verilir, fakir bunu almakla Yüce Allah’ın vekili oluyor. O halde başına kakarak değil, yalvararak fakire vermek gerekir.
Eski İslam büyükleri zekatı verirken minnet ve başa kakıcılıktan kurtulmak için o kadar titiz davranmışlar ki, fakirin huzurunda ayakta durup, tevazu göstererek ve eğilip büzülerek zekâtı vermişlerdir. Hatta “bunu benden kabul et diye” yalvarmışlardır.
Çünkü zekat, zenginin malındaki fakirin hakkıdır.
Dolayısıyla burada minnet edecek olan fakir değil, zengindir. Fakir, zekatı kabul ederek zengini büyük bir yükten, ağır bir sorumluluktan kurtarmakta, adeta ona lütufta bulunmaktadır. Meseleye bu açıdan bakıldığında, zekat, bir toplumda layık-ı veçhile verilirse; başta ekonomik problemler olmak üzere pek çok menfi durum ortadan kalkacaktır.
İmam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor: “Zekatın sebebi; fakirlere azık vermek, zenginlerin mallarını ise korumak içindir. Allah-u Teala sağlığı yerinde olanları, afet ve belaya uğrayanların ihtiyaçlarını karşılamakla mükellef kılmıştır. Nitekim Allah-u Teala, ‘And olsun ki mallarınızla, canlarınızla sınanacaksınız’” (Al-i İmran: 186). buyurmuştur.
Mallarla sınama zekat vermekledir, canlarla sınama ise belalar karşısında sabırlı olmaya hazırlanmakladır. Ayrıca, zekat vermede Allah’ın nimetlerinin şükrünü yerine getirmek ve nimetin çoğalmasına da umut vardır; yine zekat vermede fakir ve yoksullara karşı merhamet, şefkat, eşitliğe teşvik, onları takviye etme ve dinî meselelerde onlara yardımda bulunmak vardır. Bu fakirler, zenginler için bir öğüt ve onların ahiret fakirliğini hatırlamaları için de bir ibrettirler. Yine bu fakirler, zenginlerin kendilerine verilmiş olan nimet ve bağışlar karşısında Allah’a şükretmelerine, dua ve yakarışta bulunmalarına ve onlar gibi olmaktan korkmalarına birer teşvik vesilesidirler. Zekat, sadaka, sıla-i rahim ve başkalarına iyilik yapmak gibi birçok konularda da durum aynıdır.”
Ehl-i Beyt İmamlarımız, bu ifadeleriyle; zekatın fert ve toplum nezdinde ne büyük bir kıymet olduğunu en veciz şekilde bize anlatmaktadırlar.
Eserimizde zekatın fıkhi meselelerini dört mezhep imamımıza göre verirken, Ehl-i Beyt Ekolü ‘nün görüşlerini de ekledik.
Görüldüğü gibi, elinizdeki eser; İslam’ın en önemli rükünlerinden olan zekâtı sadece fıkhî boyutuyla ele almıyor, hemen hemen bütün cepheleriyle ele alıyor. Bu zaviyeden bakıldığında eser, zekat hususunda bir başucu kitabı niteliğindedir.”
Prof. Dr. Haydar Baş , Kur’an ve sünnet ışığında İslam ilmihali Zekat , sayfa 11-14).
SESLİ DİNLEMEK İÇİN